LaBellaDea

Yeni bölüm sonunda yayımda!

chaespace1

2014’te Zeynep Shara’nın panosuna ilk yorumu sen yapmışsın, çok şanslısın...♡

chaespace1

@ LaBellaDea  zeynep sahra diye bir yazar var, onun Wattpad panosuna ilk yorumu sen yapmışım ondan bahsediyorum :))
Reply

LaBellaDea

“Kolaylaşacağını söylemiyorum,” dedi kız, pencerenin pervazında geriye doğru kaykılarak. Sürgülü kanatların altından giren buz gibi hava, kürklü harmanisine rağmen kalçasını ısırıyordu. “Ama silikleşecek.” Madalyonunun şekilsiz yüzeyine dokundu. Parmak uçlarındaki deri bu ayıplı şeyin tüm yüzeylerini tanıyordu. Dilin, gedik bir dişin bıraktığı boş yeri tanıması gibi... “Annem öleli on yıl oldu. Ömrümün yarısı yani. Şimdi geri dönüp o güne baktığımda, en garibi de bu gibi geliyor. Tanıdığım insanların hemen hepsi ondan daha uzun süre kaldı hayatımda. Kısrağımı annemden daha iyi tanıyor olabilirim. Ne saçma…” Gözleri pencerenin gerisindeki bir şeye daldı. “Ne saçma, değil mi?” 
          Ruan onun halindeki bir şeyleri garipsemişti. Layla bunu onaylar gibi başını aşağı yukarı salladı. “Sana daha saçma bir şey söyleyeyim ister misin? Daha önce kimseye söylemediğim bir şey…” Alaycı bir ifadeyle Ruan’ın gözlerine baktı. “Annem beni kurtarmak için öldü. Beni!” Sesi martıların çığlığı gibi, zalim bir kahkaha gibi odada çınladı. “Hem de beni!”

SumeyyeIlke

Merhaba kitabınıza başlamak istiyorum ama aktif olarak bolum yayinlamiyorsunuz sanırım kitaba ne zaman devam etmeyi düşünüyorsunuz? Uzun süre yb beklemek çok sıkıcı çünkü..

LaBellaDea

@SumeyyeIlke  Merhaba, Tanrıların Ağıdı'ndan bahsediyorsunuz sanırım. Hikaye devam ediyor ancak ne zaman yeni bölüm yazabileceğimi bilemiyorum. İyi günler <3
Reply

LaBellaDea

Selamlar!
          Bugün küçüldükçe küçülen kullanıcı kitlesi ve türlü güvenlik zaafiyetine rağmen neden hala bu siteyi terk etmediğimdem bahsetmek istiyorum. Parmaklarımı çıtırdatıp yazmaya başlıyorum; ama merak etmeyin, uzun tutmayacağım. 
          Bu sitenin en sevdiğim yönü, yazma yolculuğu devam ederken -özellikle bu yolculuk benimki gibi sıkıntılıysa- kendinize küçük veya büyük bir okur kitlesi edinebilmenin yarattığı güven. Yani birilerine ulaşmak için kitabı tamamen yazmak, defalarca düzenlemek, yayınevleriyle müzakere etmek ve basım sürecini takip etmek, sonra kitabım neden hiçbir yere dağıtılmadı diye küplere binmek zahmetine hiç girmeniz gerekmiyor. Yani daha kitabınızı tamamlamadan okurunuzdan geri dönüş alabiliyorsunuz. Ve daha önce bir çalışma yayımlamadıysanız şöyle izah edeyim: Yorumlar, bir yazarın ekmeği ve suyudur. Sizi motive eder, eksiklerinizi anlamanızı sağlarlar. Benim durumumda, birkaç kere kendi hikayemde fark etmediğim detayları bulup bizzat bana, yazara gösterdiler ki onlara bu yüzden çok müteşekkirim.
          Kızıl Kontes'in popüler günlerinde bazen öyle nezaket dışı ve haksız yorumlar alıyordum ki sinirden yerimde tepindiğim bazı anlar olduğunu itiraf edeyim. Şimdilerde o anları bile özlüyorum. Çünkü ben kendi karmaşık evrenimde kaybolmuş haldeyken birilerinin beni silkmesine muhtacım. İyi yanlarım takdir edilmeden ve kötü yanlarım yere batırılmadan eski heyecanımı bulamam. 
          Şimdi, eğer Tanrıların Ağıdı'nın okuru iseniz, sizden tüm kalbimle rica ediyorum: Lütfen bölümü okuduktan sonra bir dakikanızı ayırıp o bölümle alakalı sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyleri yorum veya mesaj olarak bana yazın. İnanın ki sizin o 1 dakikada yazdığınız yorum, benim haftaları bulan yazım sürecimin en verimli anı. Sesimin boşlukta yitip gitmediğinin kanıtı ve kendimi bulmamın mevcut tek anahtarı... Ben sadece konuşmak için değil, dinlemek için de buradayım. Aksi halde orijinal çalışmamı, çalınma ve "ilham alınma" riskine katlanıp halka açmamın hiçbir yararı kalmayacak.
          Sevgiyle...

LaBellaDea

@egilide teşekkürler bebeğim, elbette senin fikirlerini biliyorum. Gerçekten büyük bir kitle umrumda değil, öyle bir kitlem de olmuştu ve yapılan yorumların yüzde sekseni bomboştu. İlgi görmek hoş olsa bile fazla kalabalık insanı bunaltabiliyor, o yüzden belki de yayımlamayarak en doğrusunu sen yapıyorsun. Benim dikkat çekmek istediğim nokta, fiziksel kitap olarak aşağı yukarı 200 sayfa, belki daha fazla edecek kadar okuyup da tek bir cümleyle dahi fikrini belirtmeyen birçok kişi olduğu. Tamam, buraya kadar geldiyseniz demek ki sevdiniz, ama neden sevdiniz? Ya da sevmediğiniz hiçbir şey mi yok? Öğrenmek istediğim tam da bu.
Reply

LaBellaDea

@Auralorina birkaç tanesiyle konuşmayı çok özledim ben de. Şimdiye dek kitaplarımı okuyan bir sürü kişiyle arkadaş oldum, hepsiyle ilk andan itibaren özel bir bağ paylaştı. Umarım dönüp beni haberdar ederler 
Reply

Auralorina

@LaBellaDea ben teşekkür ederim yazdıklarını bizimle paylaştığın için <3
            Gidenlerin geri döneceklerini umuyorum, belki bölüm biriktiriyorlardır veya baştan başlamak için zaman arıyorlardır. Geri döneceklerdir, geri dönmeliler.
Reply

LaBellaDea

Yeni bölüm yayımlandı!

LaBellaDea

@Auralorina Teşekkürler bebiş :* Ben de kendi kütüphaneme eklediğim için bölüm yayımladığımda bildirim alıyorum ama bu defa hata verdi. Neyse, çözeriz <3
Reply

Auralorina

@LaBellaDea Şimdi gözüküyor bildirim. Elçilerin profiline baktım. Bildirimlerin geç gelmesiyle ilgili bir sorun varmış.
Reply

Auralorina

@LaBellaDea belki bana gelmemiştir bilmiyorum, kendi bölüm bildirimlerim bile bazen gelmiyor :(
Reply

LaBellaDea

Tanrıların Ağıdı'nda karakterlerin geçmişini anlattığım birinci kısmı bitirdim ve ikinci kısmın ilk bölümünü düzenleyerek (tümünü yeniden yazarak) yayımladım. Bildirimin ulaşmaması ihtimaline karşı duyurumdur. <3

LaBellaDea

Üçüncü bölüm çoktan yayımlandı. Gecikeceğini düşündüğüm dördüncü bölümden ise bir snippet bırakıyorum buraya:
          ***
          "Bir kadın," dediler ona; sırtındaki tırnak izlerini gören, vahşi bir hayvanın saldırısına uğradığını düşünebilirdi. "Acı çekmeye mahkumdur." Hizmetkarı başından aşağı sıcak su dökerken açık yaraları sızladı. Dişleri sıkılı, elleri küvetin kenarlarında kenetlenmiş, gözlerinde yaşlar ve kasıklarında kan lekeleriyle iç çekti.
          "Bir kadın," dediler ona, göğüslerindeki diş yaraları artık bembeyaz izler halini almıştı. "Sabırlı olmalıdır." En sevdiği elbisesinin yakası köprücük kemiklerindeki morlukları kapatmaya yetmediği için üzerinden sıyırıp attı. Ak göğüslerinin arasından sarkan sikke penceresinden doğan güneş ışığını yakaladı.
          "Bir kadın," dediler ona. "Sır saklamalıdır." Babasının kürkü yumuşacıktı. İçinden ağlamak gelse de gülümsedi. Yanaklarından öpülürken irkilmemiş gibi yaptı. 
          "Bir kadın," dedi kendi kendine, kömürden saçlarını gümüş tarağıyla geriye taradı. Boyalı haritaya dönen vücudu artık ona ait değildi ama yüzünde tek yara yoktu. Aynadan geriye, geniş yatağında horlayan kocasının yansımasına baktı. "Kendini savunmalıdır."

FaruktheHunter

@LaBellaDea Tesadüfen girdim ve yıllar sonra tekrar senin elinden bir şeyler okuyacağım için şu an havalara uçuyorum <3
Reply

LaBellaDea

Selamlar! 
          Az önce Tanrıların Ağıdı için dev bir bölüm yayımladım. Ancak bu bölüm, kitabın kaldığı yerden takip etmiyor zira düzenleme yaparken ana karakterlerin biraz daha derin incelenmesi gerektiğine kanaat getirdim ve altı yıl öncesinden başlayarak yeni bir giriş yazdım. Bundan sonraki yeni bölümler de bu girişi takip edecek, taslağa alınan diğer bölümler düzenlendiğinde tekrar yayınlanacak. İyi okumalar diliyorum...