"Sen benim aklımla mı oynuyorsun Hazel?" Dedi sessizce. Kafasını salladı ve zihninden her ne geçtiyse düşündüklerini bir kenara bıraktı. "Sen benim aklımla oynuyorsun!" Diye tekrar etti kendini ama bu defa sessiz değildi. "Ne istiyorsun sen benden Hazel?" Dedi gözlerime bakarken yakarır gibi.
"Gitme ona." Dedim fısıltıyla. "İstemiyorum gitmeni."
Artık tutamıyordum içimde ve ona doğru taşırıyordum gerçekleri.
Gözleri, duyduklarına inanamıyormuş gibi kapandı ve birkaç saniye öyle kaldı. Sığ nefesleri, kalbimin atış seslerine karışarak odada yankılanıyordu.
Gözlerini açarak yeşil hareleriyle bana yoğun bir şekilde baktığında yüzündeki kararlı ifadeyi gördüm. "Gitmezsen gitmem Hazel." Dedi fısıltı halinde ve sesi o kadar kısıktı ki, sanki sesini bile yitirmiş gibi çıkmıştı dudaklarından. Bu kalbimi kırdı, içimi parçaladı. Seslerimiz belki sakin çıkıyordu ancak aldığımız nefesler, göğsümüzde çarpan kalpler bir felaketin öfkesi gibiydi.
Gözlerimiz yeniden buluştuğunda gözlerinde başlattığım yangının izleri görünüyordu ve o yangınla gözlerimin içine bakarken "Gitmezsen gitmem" diye tekrarladı..
Masumiyet Yarası’ndan ufak bir alıntı;)