Zaman, her zamankinden daha yavaş akmaya başladı. Oysa duvardaki saat, hep olduğu gibi sessizliğimize işkence eden tik taklarıyla zamanın aynı şekilde akıp gittiğini söylemeye çalışıyordu. Ancak benim içimdeki zaman algısı her şeyin ötesindeydi. Aslında kısa, lâkin benim için o kadar uzun ve yoğun bir andı ki; içimdeki bütün kördüğümler bir araya toplanıp dev bir yük hâline geldi. Hızla atan kalbim kendi ritmini bulmaya çabalarken, ben her nefes alışımda sanki bir yüzyıl geçmiş gibi hissediyordum. Yapmam gerekenler ve yapmak istediklerimin arasında sıkışıp kalmışlığımın yoğunluğuyla zaman biraz daha kendi algısını yitiriyor, yaşadığım her saliseyi sonsuz kılıyordu. Doğruların ve yanlışların kucağıma attığı kararsızlığın ağırlığına eşlik eden duygularım içimde kabararak büyüdü. Benim içim, ona duyduğum hislerle dolup taşarken onun içinde koca bir boşluk olduğunun gayet farkındaydım ama öyle çok âşıktım ki, o boşlukta boğulmaya da razıydım.
-Bir Sayfa Mucize`