Sayfaseksensekiz

seni çok seviyorum, her şeyi sineye çektim ama ben allaha bana seni nasip etsin, sana bir kez sarılayım diye istediği olmadığı için sabah akşam zırlayan çocuklar gibi ağlayıp durduğumu bir köşeye atamıyorum. bana istediğimi ancak o verir ama kitabında senin rabbin dilediği şeyi yaratır ve yarattıkları içinden, insanlar için en hayırlı olan şeyleri seçer* yazıyor. öyleyse sen benim şerrimde olma, çünkü ben ne yapsam ne etsem bu düzeni affedemiyorum. daha da izah edecek cümlem kalmadı ağlamaktan ben de çok yoruldum.

Sayfaseksensekiz

seni çok seviyorum, her şeyi sineye çektim ama ben allaha bana seni nasip etsin, sana bir kez sarılayım diye istediği olmadığı için sabah akşam zırlayan çocuklar gibi ağlayıp durduğumu bir köşeye atamıyorum. bana istediğimi ancak o verir ama kitabında senin rabbin dilediği şeyi yaratır ve yarattıkları içinden, insanlar için en hayırlı olan şeyleri seçer* yazıyor. öyleyse sen benim şerrimde olma, çünkü ben ne yapsam ne etsem bu düzeni affedemiyorum. daha da izah edecek cümlem kalmadı ağlamaktan ben de çok yoruldum.

kthvaid

Bu yorgunluklar beni yordu. Bir süre bunları düşündüm sadece. Fakat her zaman seni düşündüm. Ve sonunda, seni sevdiğimi söylemeye geldim sana."...Çünkü benim durumumu en iyi sen anlarsın. Yalnızlığı ve korkuyu en
          iyi sen bilirsin...

Sayfaseksensekiz

@kthvaid  seni seviyordum ve bu içimde, nerede ne şekilde olursa olsun seni yaşatma haddi bulduruyordu. biri seni düşünüp, yokluğun ortasında dahi, bir yerlerde iyi olsun diyordu ve benim hep anzere gidesim geliyordu, munzura çıkasım, bir bir dağları gezip senin kedi pisliği yaralarına merhem kaynatasım tutuyordu başımda bir ağrıyla her sabah. ama sen, sana değmeyen bir elin bileğini büktün. ben sıkılı yumruklarımı senin karşında heyecandan çözüvermiştim. benim cebimdeki kırk yıllık taşlar düşmüştü seni görünce. şimdi o vakitlerden çok, düşürdüğüm taşlardan daha sert, büktüğün o bilekten daha kırgınım. seni öldürmeye ant içecek kadar yabancısıyım gibi gözlerinin ve uğramışım bir haksızlığa yutamıyorum kırk suya yedi ayet yakıp içsem de bana bunu nasıl yaptın. ben bir merhamet görünce korkudan aklını yitiren kızdım. çünkü biliyordum, böyle şefkatler zulüm doğurmakla meşhurdur. seni isa etmiştim dölsüz rahmimde, ne acı şimdi gereceğim çarmıha yazık. 
Reply

Sayfaseksensekiz

yani tam olarak ezik misiniz anlamadım?
          panoya baktığımda gülme krizlerine girdim, varoşluğun seviyesi olmuyormuş hakketten.
          devam mı böyle iki gün sevgilim aşkım aşkım deyip üçüncü gün başka flört yapmalar, devam ediyor musunuz gençler?

Sayfaseksensekiz

size kıyasla tertemizim ama siz kimsiniz ki benimle kıyaslanabilesiniz, işte bu sebeple, kendimin en kirli en çamurlu yaşlarındayım işte. kim ne dese niye dediğini bilirim. kim neyi sussa uğraşmam konuşturmaya. hiç nasılsın demem, nasılsın diyen olursa halımın derdine düşmüş farz etmem. bir gülüşle gülmem, bir ağlamak ağlatmaz beni. almak için oynamam artık çünkü aldım da ne oldu hiçbir şey istediğim hiçbir şeye benzemiyor. ne istediğimi bilmiyorum değil, ne istenir bilmiyorum ben. bunu da bir şey istememek sandım ömrümce. ama üzgünüm. çok üzgünüm. bir aptal olduğum vakitler çok akıllı bir kızdım çünkü. 

metanoianindefteri

"İnsan elinden geldiği kadar aşk uğruna şeytana karşı koyabilir ama zamanı gelince, gökteki meleklerin tümü yardıma gelseler onu kurtaramazlar."

Sayfaseksensekiz

@metanoianindefteri  aşk? aşktan kim bahsetti, aşkla yüreğimin işi olmaz. sevgi var oldukça aşk işime yaramaz.
Reply

Sayfaseksensekiz

bakanlar bana gövdemi görürler, ben başka yerdeyim. gömenler beni gövdemi görürler, ben başka yerdeyim. aç cübbeni cüneyd, ne görüyorsun. görünmeyeni. cüneyd nerede, cüneyd ne oldu. sana bana olan ona da oldu. kendi cübbesi altında, cüneyd yok oldu* 

Sayfaseksensekiz

ortadan ikiye bölünmeseydim bir yerde, burda kırılabilirdim. bir gün çok kötü bir şey olmasaydı eğer bu bana kötü gelebilirdi. enkaz altında kalmış biri tokasının kaybolduğuna nasıl yansın. biliyorum ben çok severdim o tokayı, o toka bana çok yakışırdı biliyorum ama sen görmüyor musun, üzerime bir dağ devrildi. bunu görmüyor musun. tokam kayboldu diye çok üzgünüm ama bak, benim kaburgam kırıldı. keşke evvela tokam kaybolsaydı. keşke sadece tokam kaybolsaydı. çok özür dilerim. ben gamsız değilim, ben sandığın gibi kalpsiz ve kötü biri değilim. tokamı bulmuşsun çok teşekkür ederim. ama alnım kanıyor, onu nasıl takabilirim?