Üşüyorum ya râb
Bu soğuk düşünceler buz gibi.
Bilmiyorum ya ehli Aziz!
Beni bu denli yakıp kavuran duygular,
Nasıl üşütüyor?
Bilmiyorum.
Korkunun hakimiyeti irislerinde bulunan o şefkat.
Beni yakıp kavuran,
Beni bana düşman eden arzular.
Üşütüyor ama yakıyor da her bir uzvumu.
Bilmiyorum.
Bilmediğim nicelerden oluşan,
Her bir zerreme seni yerleştiren benliğimi
Bilmiyorum.
Gönlüme yer eden onca duygulara hakimiyet edip,
Esir olan yine odur beni benden alan.
Bilmiyorum.
Kalbim alsın
diye aklım almıyor seni.
Bilmediğim sokaklar, kalbine giden yollar.
İsmi olmayan caddelere konuk olan sözlerim.
Kalbimin sesine değil,
Aklımın aldığına ilişkindi bu günah'lar ve günah'kâr.
Üşütüyor.
Pinhanım masallarında adımın
yanında bulunan sıfatlar.
O ben değil, bende bulunan sensindir kuşkusuz.
Çok güzel güldü.
Ölümün can yaktığı, kavurduğu söylenir.
O üşütüyor, uyuşturuyor her bir uzvumu.
Bilmiyorum ya râb!
Benim sonum yakarak donduruyor,
Titretiyor bedenimi.
Bu denli düşüncelere ev sahipliği
yapan benliğim ne aciz öyle?
Gözleri okyanus, sözleri cılız yanan alevin külleri.
Adıma ev sahipliği yapan bedenim,
Ve bana Ait olmayan düşünceler.
Yalandan ibaret onca şeye nazaran,
Neden aklımı kurcalıyor?
İstedim hep olduğu gibi.
Pek bir riyakâr meraklısı olan duygulara
hançer vurmuş sözlerin de isyankâr şüphesiz.
Kıyamazdı tenine dokunmaya,
Bu yüzden kalbini seçti mâlup etmek için.
O adam da sevdiği kadına çok sevdiğini söyledi,
Ellerinde göğsüne sapladığı bıçak varken.
Gözlerinden yaş değil kan akıyor sevdiğim.
Sende mi yenildin?
Bilmiyorum.
Bilmediğim niceler varken,
bildiğim tek bir hakikat var.
Oda; sevgi değil bağımlılıktır kötü olan.