Burcu

Erkek Güzeli'ne artık bölüm bulamıyorum. Ne yazacağımı şaşırdım. Erkende bitirmek istemediğim için bölümlerim ne yazık ki geç geliyor. Yarın denemeden çıktıktan sonra zorla da olsa bir şeyler yazmaya çalışacağım ama bitirme gibi bir söz vermiyorum ama bitirirsem de büyük bir ihtimalle akşam vakitlerinde atarım. 

Az önce ne fark ettim biliyor musunuz ? Geçen hafta yazdığım bölümü yayınlamadığımı. Yayınlamışım sanıp kimse beğenmiyor ve yorum atmıyor diye üzülmüştüm. 
          Evett böyle salak bir yazarınız var. 

Bölüm atacak vaktim vardı ama bu 2-3 günü diğer kurguya ayırmak istedim. Tabii bir bölüm yazdım onu da daha bitirmedim, sorunumuz o değil, erkek Güzeli'ne hemen bölüm gelmeyebilir ama merak etmeyin arayı açmayacağım. Sadece Erkek Güzeli bitince diğer kurgumda biraz da olsa birikmiş bölüm olsun istiyorum ki ben o bölümleri yayınlayana kadar bir miktar daha bölüm yazayım ve bir döngü içine girip sizi çok bekletmeden o kurguyu tamamlayayım diyorum. Neyse lafı çok uzattım. Sizi çok seviyorum Manolyalarım ⋆⋆°｡⋆♡

Ukelerinyazarı hesabı kapatıldı haberin olsun hayatım artık burdayım..
          
          

Nasılsın yazarım?(Umarım iyisindir)

İstanbul'da 6,2'lik bir deprem olmuş, iyisinizdir umarım. Hasarınız olmamasını temenni ediyorum. 

Yeni kurgumu bitirip mi atayım yoksa bölümleri yavaş yavaş yazıpta mı atayım karar veremedim. Çünkü okunma sayısı çok düşük olduğu için ben yazana kadar belli bir kitleye ulaşır diye düşünüyorum. Sizce ne yapmam gerek ? 

Dilsiz şeytan angst mı

Ne yazık ki bu aralar hiçbir şey yazamıyorum. Çünkü dershanede etütler başladığı için eve saat 4'te geliyorum ve annem rahatsız olduğu için evin yemekleri ve işleri de bende, üstüne bir de spor yapmak zorunda kalıyorum, derslerim var. Yani anlayacağınız tamamen doluyum, bu yüzden Mor Yakut'a bile daha birinci bölümü yazamadım. Ne yazık ki bu aralar Erkek Güzeli'ne de bölüm gelemeyecek gibi. 

Gece yarısı, ayın soluk ışığı ormanın derinliklerine sızarken, rüzgarın fısıldadığı sırlar yankılanıyordu. Lucas kaybolmuş hissettiği bu karanlık dünyada, geçmişinin gölgeleriyle yüzleşmek zorundaydı. Her adımında, ayaklarının altında hışırdayan yapraklar onu kendi gerçeğine daha da yaklaştırıyordu. Bu gece, kaderinin değişeceği bir anın eşiğindeydi. Uzakta, bir melodinin yankıları, onu bilinmeyene çağırıyordu..
          
          Lucas ölümün çocuğu, doğumuyla milyonlar ölen, ölümüyle de milyonlar doğan kehanetin çocuğu, doğduğu gün ailesinin katili, Satoriva gezegeninin ölüm meleği olmuştu. Daha 20 günlükken Satoriva gezegeninden dünya gezegenine sürgün edildi. Kendi gerçekliğinden uzak bir hayat sürdü. Bu hayat ona bağışlanmış mıydı? Yoksa çalınmış mıydı. ? 
          
          Kendini bulması için uzun yol kat etmesi gerekiyordu. Lucas, bu yola çıktıkça Satoriva'nın her köşesinde farklı ruhlarla karşılaştı. Kimi ona düşman, kimi dost oldu. Ancak hepsinin ortak bir noktası vardı: Lucas'ın doğumuyla birlikte gelen kehanetin ağırlığı. Bu kehanet, onu hem bir lanet hem de bir umut ışığı olarak görüyordu. Her karşılaştığı ruh, onun içindeki gücü hissetti ve ona yol göstermeye çalıştı. hepsi Lucas'ın içindeki karanlığı hissetmişti. Her karşılaşma, ona kendisini daha iyi anlama fırsatı sundu. Düşmanları, onu yok etmek için planlar yaparken, dostları ise ona rehberlik etmeye çalışıyordu. Bu ruhlar, Satoriva'nın geçmişine dair önemli sırları taşıyorlardı.
          
          O Mor Yakut'tu, Mistik ve ruhani deneyimleri, zenginliği, iktidarı, gösterişi, hatta şiddet ve cinselliği simgelerdi ama bu Satoriva gezegeni için geçerli değildir. Mor, onlar için lanetti. Lucas bir lanetti, kehanetin çocuğu mutluluk getirmezdi, o ölümün kendisiydi.