Kalbim tahrip olmuş, ruhum derin denizlerin dibine doğru yavaş ve ızdıraplı bir şekilde batıyor.
İçimde kopan fırtınalar bana benim kim olduğumu unutturuyor.
Her an çığlık çığlığa bağıracak gibiyim, üzerime sinek konsun yeter.
Acımı duyurmak için sudan sebeplere isyan eder oldum.
Bahar kadar renkli dünyam, şimdi karanlık oldu.
Tek gördüğüm karanlık...
Oysa benim de hayallerim vardı, her genç gibi.
Benim deumutlarım vardı.
Şimdi hepsini topladım, taş dolu bir kutuya koydum ve denize attım.
Hayallerimin boğulurken çıkardıkları acı çığlıklar içimi yakarken ben de feryat ettim. Her an denedim normal olmayı, fakat ben normal olamazdım, ruhum sanki tüm dünyayla inatlaşmıştı.
Çabaladıkça normal olmaya, inadına herkesin en zıttı olurdum.
Belki bu yüzdendir tanıdığım herkes bana bir hançer saplayıp gitmişti.
Belki bu yüzdendir içimde kavrulan kalp, belki bu yüzdendir sessiz ama acı dolu çığlıklarım.
Her yerim yara içinde, sürekli kanayan ve hiç iyileşmeyen.
Kanadıkça yaralarım kendi kanımda boğuluyorum.
Artık bitsin istiyorum fakat herkes bana düşman olmuş, köşede durmuş, acı dolu ölümümü seyrediyorlar.
Artık her şey bitti, son perdeye gelindi. Kalbim son kez feryat etti ve acılarım ebediyete doğru son buldu.
İçimde şaha kalkmış ruhum, artık dizginlendi...
Zeynep Şekerci