Siz olmadan geçen on ikinci günüm.
Bayım, hastalandım biliyor musunuz?
Doktorlara iyileşemeyeceğimi söylemeleri için rica ettim.
Belki gelirsiniz diye.
Gözlerimle sizi ararken, umudum tükenivermiş bir başıma. Söyleyin efendim.. cefâpişê ruhunuz hiç mi istemez beni?
Çok yalnızım, bu dört duvar altında ölecekmişim gibi hissediyorum.
Yemin ederim size bayım.
O kadar biçare hissediyorum ki, Tanrı'ya defalarca yalvarıyorum canımı alsın diye.
Artık yıldızlarım yaşamıyor gözlerimde.
Mahvettiniz beni bayım.
Sizden bir fark bırakmadınız bende.
Gerçi siz nasılsınız? İyisiniz değil mi?
Umarım iyisinizdir bayım.
Size kızgın olduğumu düşünmeyin!
Sadece kırgınım size, çok kırgınım.
Kalbim şiddetli bir fırtına ile sizin isminizi bağırıyor.
Ancak benden gizliyor, sadece sesler duymama izin veriyor, Soğukluğunu bırakıyor.
Ve ben bu soğuklukla üşüyorum bayım.
"J'ai mal monsieur, pouves-vous me serrer dans vos bras?"
-Geri dönün, yalvarıyorum size.
Yıldızlar sözlerini tutamaz.'