baisly

Işığınızın gücünü, karanlığınızdan öğrendiğinizde, hayatın en derin anlamını keşfedeceksiniz.
          	
          	"Işığımla ilgili bildiğim her şeyi karanlığımdan öğrendim." Bu cümleyi, hayatınızın bir parçası haline getirin. Karanlıktan korkmayın, onunla barışın ve ışığınızı bulun. 
          	
          	
          	
          	

baisly

Işığınızın gücünü, karanlığınızdan öğrendiğinizde, hayatın en derin anlamını keşfedeceksiniz.
          
          "Işığımla ilgili bildiğim her şeyi karanlığımdan öğrendim." Bu cümleyi, hayatınızın bir parçası haline getirin. Karanlıktan korkmayın, onunla barışın ve ışığınızı bulun. 
          
          
          
          

baisly

nasıl bir kitap yazayım istiyorum biliyor musunuz? her okuyucu kendinden bir şeyler bulsun, karakterlerimi yaşatayım ve sonra o karakterler milyonlarca, milyarlarca insanın kalbinde hayat bulsun, içlerinde bir yerlerde yuvaları olsun istiyorum. çocuklarına isimler konulsun, iz bıraksın, satırlarında o milyarları taşısın istiyorum. ben para kazanmak veya o kitaptan bir çıkar sağlamak istemiyorum. yazabilmek ve yazdıklarımı hissettirebilmek istiyorum...

baisly

Evliliklerde kıyamet ne zaman kopar?
          
          Bir dost meclisinde sohbet ediyorduk… Laf döndü dolaştı, aile içi iletişime geldi. Herkes aynı şeyi düşünüyordu: “Günümüzde eşler eşlerini ihmal ediyor… Çocuklar ihmal edilmiş eşlerin çatışmaları içinde yetişiyor…”
          
          “Çoluk çocukla uğraşacağım derken, bir yük biniyor kadınların sırtlarına.” dedi bir akademisyen arkadaşım.
          
          “Kadın da insan. Onun da nefes almaya, çıkıp gezmeye ihtiyacı var.” dedi bir diğeri.
          
          “Kadın ‘da’ insan” diye bakmak, doğru bir bakış açısı değildi, tuhafıma gitti. Kadın, “da”sız insandı. Erkeğin yaşamına ortak olmuş bir asalak değil, kendi yaşamının öznesiydi o.
          
          Tuhafıma gitti bu konuşmalar. Anlatmaya çalıştım, ama beceremedim.
          
          

baisly

Eşler birbirine benzedikçe konuşacak konu kalmaz. Düşünce üretilmez…
            
            Eş eşten elektrik alamaz…
            
            Göz göze baktığında kalbi pır pır atmaz…
            
            Eli eline dokunsa heyecan duyamaz…
            
            Hâlbuki dokunduğu el karşı cinsiyetten birisinin elidir… Ama aynileştikçe insanlar, cinsiyetler arasındaki elektrik farklılığı kalmaz… Erkek kendi eline dokunur gibi hisseder karısının eline dokunduğunda… Kadın, kendi eline dokunulmasından ürpermez, heyecan duymaz… 
            
            Eşler birbirlerine bir iyilik yapmak istiyorlarsa, eşini kendine benzetmek yerine, kendi gibi kalabilmesine çaba harcamalıdır... Bu hem kendi, hem de eşi için en doğru tercihtir
Reply

baisly

@ baisly  Bir soru sordum: “Eşinizi en son ne zaman dışarı çıkarttınız, ne zaman gezdirdiniz, söyler misiniz?”
            
            Herkes kendince cevap vermeye çalıştı ama kimse “Ne demek eşinizi gezdirdiniz mi, kardeşim? O kedi mi, fino mu da dışarı çıkartalım da gezdirelim, bu nasıl soru böyle?” demedi. Diyemedi…
            
            Günümüz evliklerinin temel problemi işte bu: “Aynileşme”
            
            Eşin, eşini bir süre sonra ‘kendi gibi değil, kendisinin gibi’ görmeye başlamasıdır aynileşme. 
            
            Kendisinin gördüğü eşine “iyilik” yapmak için “biraz dışarıda gezdirilmeye ihtiyacının olduğunu” düşünüp, iyilik yapmaktır, aynilşeme sorunu...
            
            Kafeteryada oturmuştum bir gün… Yan masaya orta yaşlarda bir çift geldi. Garson sipariş almak için “Ne arzu edersiniz?” diye sordu.
            
            Kadın, adamın gözüne baktı. Adam da elindeki listeye… “Ne istersin?” diye sordu karısına. Kadın, “Bilmem, Sen söyle…” dedi.
            
            Ne kadar uyumlu bir çift” gibi gelse de kendi damak tadını bir kenara iten, eşi kendisine hangi damak tadını sunarsa onu kabul edeceğim diyen bir “aynileşme” problemi idi hâlbuki…
            
            “Zaman geçtikçe ister istemez eşler birbirine benziyor” demeyin sakın. Zira birbirine dönüştükçe eşler, o evlilik evlilik olmaktan çıkar…
            
            Evliliğin kalitesi, eşler birbirine benzedikçe değil, kendi gibi kaldıkça olur…
            
            Bir fizik hocasına “Kıyamet ne zaman kopar?” diye sormuştum.
            
            Hoca, “Enerji düzeyleri farklılığını kaybettiğinde.” diye cevap vermişti. “Bunun adına Entropik Kıyamet” denilir diye de ilave etmişti.
            
            “Evrende enerji düzeyleri eksi ile artı arasında aktığı sürece dünya dönmeye devam ediyor... Rüzgâr esiyor, gök gürlüyor… Zıtlar arası enerji akımıdır canlılığı koruyan. Ne zaman ki bu akım durur ve bütün enerji düzeyleri aynı olursa, fizik kanunlarına göre kıyamet işte o zaman kopar.” demişti.
            
            Evrenin kıyameti nesneler arasındaki enerji akımının durmasıyla olduğu gibi,  evliliğin kıyameti de eşler arasındaki enerjinin kesilmesidir.
            
            
Reply

baisly

Ben ebelik öğrencisiyim.
          Şu an neden burdayım? Neden buraya bunu yazıyorum bilmiyorum. Tek bildiğim şey her konuda çok baskılandığımız.
          Aldığım derste hoca şunu söyledi bize. "Bazı kadınlar gelecek. Size bir sürü şey anlatacaklar. Ama hiçbiri size gerçek sebep gibi gelmeyecek." sorguladık önce. Neden anlattığı şeyler gerçek sebep olmasın diye. Sonra hoca devam etti. "Bazen enfeksiyonlar veya hormonları yüzünden, eşleriyle birlikte olurken acı çekecekler. Birlikte olmak istemeyecekler. Onlar için zevk verici olmayacak. Kendilerini suçlu hissedecekler. Kendilerini eksik ve yetersiz hissedecekler. Eşlerini sevmelerine rağmen yanlış anlaşılacağını düşündükleri için bunu kimseye söyleyemeyecekler" sebebi anlamıştık. Kadınları söyleyemedikleri, baskılandıkları şeyleri anlamak için gözlemlememiz gerekiyordu.
          Kendimi düşündüm önce. Sonra şunu farkettim. 
          Cinsellik ayıp değildir! Yaşamak istemeniz veya istememeniz sizin suçunuz değildir. Evet bu bi hastalıkta olabilir ama  olmayadabilir. Cinsellik sevilebilir ve temel ihtiyaçtır. Bu herkes için böyle. O yüzden... Kendinizi sevin. Cinselliği sevin. Utandığınız konuları rahatça söyleyebilin. Özellikle bu size sıkıntı ve acı veriyorsa. Bu zamana kadar kitaplarımda hiç cinsel içerik yazmadım. Çünkü bunu yazmamın ayıp olduğunu düşündüm. Oysa bazı yerlerde yazabilseydim eğer karakterlerim gerçekten kendilerini bulmuş olacaktı. Bazı şeylerim kilit noktası da olabilirdi bu. Şimdi sürekli cinsellik mi yazacağım? Hayır. Ama en azından yazarsam da utanmadan yazacağım. 

gozlerindeay

Ege ve Pera..hikayelerine en basindan beri taniklik ediyorum en basinda hissetmistim mutsuz sonlu biticegini sadece bi umut demistim bi umut ege her seyi hatirlar ve eski hallerine donerler..ege her seyi hatirladi ama eski hallerine donemediler cunku pera...rory ve egeye karsi bilemedigim bi bag vardi icimde asklarini rory sayesinde hissetmistim sonra gunlugunu yazmaya baslayinca daha da sevdim onlarin hikayesini..kalbimde bir yerde kalicaklar orda sonsuza kadar beraber mutlu bi hayat yasiyacaklar..bu hikaye icin emeklerine ve kalemine saglik 

baisly

Bir silgi olsaydın ne silmek isterdin?
          Hatalarını mı yoksa kötü anılarını mı?
          Yoksa başarısızlıklarını mı?
          Kalem olsaydın kimi eklemek isterdin hayatına?
          Seni dinleyecek birini mi?
          Sana küçük mutluluklar yaşatanları mı?
          Yoksa her daim yanında olanları mı?
          Şimdi durup bir düşün, neler eklemek isterdin?
          Neler silmek isterdin?
          
          Nazım Hikmet Ran