benkayraniz

Müthiş bir sızı saklıyorum kemiklerimde. Yüreğimin kamburu düzelmeyecek kadar yaşlı. O çok korkulan noktadayım. Ölüm sessizliği bürüdü dudaklarımı. İçimde tekrarlanan hataların birbirine çarpışıp nasıl kırıldıklarını izliyorum. Tepki vermiyorum. Bunun ne demek olduğunu bilmek ürkütüyor, süzüyor kanatlarımı. Boynuma bağlandığım halatı bir taş yardımı ile o sevdiğim maviliğe atıyorum. Ben öldüğümde yaşayacağını sananların aptallığına gülümseyerek bir kaç saniyelik uçusun tadını alıyorum. Çok geç ya da erken. Kimse bir şey bilmeden sona geliyorum. Tarifleyebiliyorum bu hissi. Şöyle ki;
          	Lavinya artık sadece bir çiçeğin adı olarak kaldı. Bazen bir saksının bazen bir aynanın bazense bir ağacın. Ama asla..
          	Biliyorum ki Tanrı heyecan duyuyor beni karışısında görmeye. Keza aynı şekilde bende. 
          	Belki onun cenneti bana içimde öldürdüğüm her şeyi diriltmem için bir imkan verebilir. Belki onun cehennemi acıdır ama gerçektir. Çürük çarık bir kaç gitarımı bırakıyorum geriye. Çok şarkılar yazdım üzerlerine. Bu insanların dilinden, ilminden farklı. O yüzden anlamadılar beni. Onların dilleri de ilimleri de sadece kendileri. Belki dört elle taşıyacaklar bedenimi fakat 40 el kaldıramayacak affedemeden gidişimi. Affedemeyeceğim. Artık mümkün değil. Mümkünü yok. Mümkünlük yok. 

benkayraniz

Müthiş bir sızı saklıyorum kemiklerimde. Yüreğimin kamburu düzelmeyecek kadar yaşlı. O çok korkulan noktadayım. Ölüm sessizliği bürüdü dudaklarımı. İçimde tekrarlanan hataların birbirine çarpışıp nasıl kırıldıklarını izliyorum. Tepki vermiyorum. Bunun ne demek olduğunu bilmek ürkütüyor, süzüyor kanatlarımı. Boynuma bağlandığım halatı bir taş yardımı ile o sevdiğim maviliğe atıyorum. Ben öldüğümde yaşayacağını sananların aptallığına gülümseyerek bir kaç saniyelik uçusun tadını alıyorum. Çok geç ya da erken. Kimse bir şey bilmeden sona geliyorum. Tarifleyebiliyorum bu hissi. Şöyle ki;
          Lavinya artık sadece bir çiçeğin adı olarak kaldı. Bazen bir saksının bazen bir aynanın bazense bir ağacın. Ama asla..
          Biliyorum ki Tanrı heyecan duyuyor beni karışısında görmeye. Keza aynı şekilde bende. 
          Belki onun cenneti bana içimde öldürdüğüm her şeyi diriltmem için bir imkan verebilir. Belki onun cehennemi acıdır ama gerçektir. Çürük çarık bir kaç gitarımı bırakıyorum geriye. Çok şarkılar yazdım üzerlerine. Bu insanların dilinden, ilminden farklı. O yüzden anlamadılar beni. Onların dilleri de ilimleri de sadece kendileri. Belki dört elle taşıyacaklar bedenimi fakat 40 el kaldıramayacak affedemeden gidişimi. Affedemeyeceğim. Artık mümkün değil. Mümkünü yok. Mümkünlük yok. 

ervahiezelde

Aylar oldu Kayra yoksun

benkayraniz

@ ervahiezelde  kendimi unutup insanlar için yaşadağım gezegenimden çıkıp geldim 
Reply

ervahiezelde

@benkayraniz  oha öldün sandım neredeydin
Reply

benkayraniz

@ ervahiezelde  ama ölmedim..
Reply

benkayraniz

Sana beni kırdın demiyorum eflatun. Şayet beni kırmış olsan sana olan aşk-ım mümkün mertebe hasta ettiğin yanımı iyileştirecektir. Belki bir kaç sözünle belki de bir tebessümünle. Şüphesiz ki iyileşmek için senden gayret - güç beklemeyecektir. Fakat sen benim hevesimi kırdın. Bir konuda hevesin kırılınca sonunda başarmış da olsan yaşayacağın mutluluğun etkisi oldukça indirgeniyor. Küçük kızım, eflatun.. Açılan her yarayı saramadığın gibi bir gün gelecek yaralayacak yer bulamayacaksın. Belki bütün bu yaşanılanlardan mütevellit oldukça tedirgin ve sanki her şeyi sadece senin yaşamış olmanın kanaatindesin. Belki en fazla yaşayanın sen olduğunun... Benim penceremin manzarası sen iken sen o pencerenden beni seyir etmek istememiş olmakta, kendince de haklı olabilirsin. Lakin görmediğin ben hakkında bunca fikri biriktirmekte hakkın değildir. Çünkü eflatun, çünkü seninle yaşanılması mümkün 'Olasılık' olan küçük mutluluklar için dahi büyük umutlar yitirdim. Sancılı günler, uyutmayan geceler verdim. Ben bu aşk-ın alışverişini ezberimde, zihnimde inim inim inlettim. Yaşanılacak mutlu bir an için dinlemekten kaçındığım şarkıları eskittim. Sabrımdan eksilttim. Konuştukca sözlerim anlamını yitirdi. Kırıldıkça canımın kıymeti gitti. Anlıyor musun beni eflatun? Bir aşk için verilebilecek tüm savaşı ayaklarına yol yapıp serdim. Şimdi çıkıp o yola atarsan adımlarını kırık olan bu hevesin buruk mutluluğunu yaşarım. Hiç bir şey yaşanmamış gibi davranmayacak kadar çok şey yaşanıldı bilirim elbet. Şayet sende bilirsin ki bütün zorlukları göğüslediğim o kaburlarımın arasına başımı alıp kendimi bırakabilirim. Söz bahis anlamak ise ben yüreğimde seni taşıdığım sürece yaşadığın ve hissettiğin her şeyi anlamakla mükellefim. Lakin anlamlar ile anlayışlar bazı sonların çözümü değildir, bilirim.