Selamlar, sevgiler ve pembe şakayıklar..
Biraz uzun biraz da muhtemelen bu kız duvarımda ne saçmalıyor böyle diyebileceğin kadar alakasız bir yazı olacak bu. Hayatımın en sakin, en masum dertlerinin olduğu dönemlerden birinde koca bir merakla beklemiştim Heirs'i. Başroller ile çok anlaşamayan, yaralı, mükemmel olmaktan uzak ama esasında sevgiye diğer tüm herkesten daha muhtaç olan çocukların hikayesini o zamanlarda severdim, belki şimdikinden bile daha çok. O yüzden hep biraz buruk kalmıştı içimde Rachel ve Young Do'nun birbirinin uydusu gibi bir hayata sahip olmaları. Hep birbirinin etrafında döndüler ve bazen aralarındaki çekim Medcezirlere sebep olabilecek kadar fazlaydı ancak birlikte olamayacaklarını hepimiz biliyorduk. Şimdi tesadüf eseri denk geldiğim The Crown yüzüme onlarca çok iyi yazardan yüzlerce güzel cümle okumuşum gibi bir tebessüm kondurdu. Bilemiyorum belki o döneme qit hissettim kendimi. O kadar genç, o kadar kayıpsız, küçük seyler için kocaman endişeler duyan halimi hediye etti hikayen bana. Kalemine sağlık. Dilerim sen de kendin için böyle hediyeleri bulursun. ❤️