chaeerrry
EBET GELDIK EN ONEMLI YERE yazar sen asagiya attigin metin icin bir fic yaz? yazma?
@chaeerrry
2
Œuvres
0
Liste de Lectures
1.1K
Abonnés
EBET GELDIK EN ONEMLI YERE yazar sen asagiya attigin metin icin bir fic yaz? yazma?
EBET GELDIK EN ONEMLI YERE yazar sen asagiya attigin metin icin bir fic yaz? yazma?
Güneş, denizin üzerine altın parıltılarını bırakırken, gökyüzü bir sanatçının paletinden fırlamış gibi mavinin binbir tonuna boyanmıştı. Hafif esen rüzgâr, sıcak ve tuzlu havasıyla yanaklarımı yalayıp geçiyor, ama tenime yapışan ince ter tabakasını süpürmeye yetmiyordu. Kumların sıcaklığı çıplak ayaklarımı yakıyor, elime yapışan bira şişeleri daha da kayganlaşıyordu. Bileklerime akan su damlalarının serinliği dışında her şey kavurucu ve iç bunaltıcıydı. Fakat bu sıcağa rağmen motelin klimalı resepsiyonundan çıkıp sahile gelmeme sebep olan tek şey karşımda uzanan baraka ve içindeki Hyunjin’in varlığıydı. Sahildeki baraka dakikalar süren yürüyüşümün ardından artık bana fazla uzak değildi. Ahşap çıtaları güneşten solmuş, üzerindeki birkaç kırık çivi paslanmıştı. Çeşitli deniz oyuncaklarının ve jet skilerin park edildiği yere paralel kalan, derme çatma bir yapıydı. Açık olan duvarı denize bakıyordu; birkaç adım atsanız, sakin dalgalar hemen ayaklarınızı okşardı. Ama bu eski ve sıradan yapıyı özel kılan şey, ne manzarasıydı ne de içindeki eşyalardı. Özel olan, içerideki insandı. Hyunjin’di. Bize ait aile motelinin birkaç sokak gerisinde kalan lokantanın sahibi Bayan Hwang’ın torunuydu Hyunjin. Çocukluğumun en güzel yılları onunla doluydu. Büyükannelerimizin dostluğu bizi bir araya getirdiğinde, yazlarımız bu sahilde, bu küçük tatil kasabasında geçerdi. Sabahları birlikte denize açılır, akşamları ise sokak lambalarının altında bisiklet sürerdik. Bazen benimle daha merkezde kalan panayırlara giderdi ve dondurma yerdik. Büyükannesinin yaptığı tatlılardan çalardı, eğer çok sevdiğimse bir tane de fazladan alırdı. O zamanlar ikimiz de küçük ve özgürdük, dünya sadece bizim etrafımızda dönüyor gibiydi. Şimdi ise ikimiz de büyümüş koca adamlar olmuştuk. Artık o, eski haylaz çocuk değildi.
Gözlerinde gördüğüm belli belirsiz kıvrım, sanki doğrudan bana aitti. Ya da belki sadece öyle hissetmek istiyordum.
Denizin şarkısını bastıran kahkahalar, jet skilerin motor sesine karışıyor, insanların neşesi dalgaların kıyıya vurduğu ritme eşlik ediyordu. Ama benim dünyamın merkezi, her zaman Hyunjin’di; denize karşı dimdik duran silueti ve yüzündeki o tanıdık kendinden emin ifade. Su damlaları, geniş ve kaslı sırtından aşağı süzülüyor; güneşin sırtını okşaması ile parıldıyordu. Gözlerinin kenarında beliren ince çizgiler, yüzündeki gülümsemeyi daha da sıcak bir hale getiriyordu. Onu izlerken, yıllardır hissettiğim aynı duygular yeniden içimde belirdi. Onun bana olan bakışlarını hiçbir zaman tam olarak çözemedim. Çocukluğumuzda o hep benim kahramanımdı. Ama zaman geçtikçe, o benim için yalnızca bir dosttan çok daha fazlası olmuştu. Şimdi, ona baktığım her an, kalbim göğsümden çıkacakmış gibi hızla atıyordu. Yıllardır tanıdığım biri olmasına rağmen, ona her bakışımda, içimde hafif bir ürperti hissetmekten kendimi alamıyordum. Etrafındaki turistler, ona bir şeyler soruyor ve cevaplarını bekliyordu. Hyunjin’in hafifçe başını sallayıp konuşurken ellerini havluyla kurulaması bile bir ritüel gibi görünüyordu. Her hareketi dikkatle izleniyordu. Ben ise kumsalda, elimde soğuk biralarla öylece duruyordum. Kum çıplak ayaklarımın altında hafifçe kayıyor, rüzgâr yüzüme tatlı bir dokunuş bırakıyordu. Kalbim, dalgaların sesiyle yarışacak kadar hızlı atıyordu. Elimdeki şişeler terli parmaklarımın arasında kayıyor, sanki bir şekilde beni sabit tutmaya çalışıyorlardı. Sonunda Hyunjin, turistin omzuna dostça bir dokunuş yapıp birkaç kelime daha söyledikten sonra bakışları kısaca sahili taradı. Gözleri, kısa bir an benimkilerle buluştu. O kahverengiye çalan bal rengindeki gözler, birkaç saniye boyunca benim üzerimde sabitlendi. Yüzüne küçük bir gülümseme yayıldı, hafif, ama dikkatle seçilmiş bir gülümseme. Elindeki havluyu askıya asıp tamamen bana döndüğünde, içimdeki bütün karmaşa, o küçük anla daha da büyüdü.
Hyunjin’i izlerken, yılların onun üzerinde bıraktığı etkiyi inkâr etmek imkânsızdı. Her zamanki kırmızı cankurtaran şortunu giymişti; geniş omuzları, güçlü kolları ve her hareketinde rahatça fark edilen atletik yapısı, yalnızca sahildeki kadınların değil, erkeklerin bile dikkatini çekiyordu. Bronzlaşmış teni, güneşle uyumlu bir altın parlaklığına sahipti. Uzun, sarı tutamları; tuzlu suya rağmen hep parlak hep yumuşaktı. Ama onu gerçekten etkileyici yapan şey, yüzündeki o kendinden emin ifadeydi. Belirgin elmacık kemikleri, biçimli burnu ve güneşin altında bile parlayan o belirgin dudak çizgileri ne kadar yakışıklı olduğunun adeta birer kanıtı gibiydi. Bir de o gözler. Denizi kıskandıracak kadar derin ve parlak. Gülümsemesi, yalnızca dudaklarında değil, göz kenarlarındaki o ince çizgilerde de yankılanıyordu. Ve o, yalnızca turistlerin ilgisini çekmek için değil, doğası gereği insanların çevresinde dönmesine sebep oluyordu. Onun olduğu her yerde, bir kahkaha ya da bir canlılık olurdu. İsmini düşündüğümde aklıma hep güneşin ufka değdiği o büyüleyici an gelirdi; göz alıcı, etkileyici ve aynı zamanda ulaşılmaz. Gözlerimi kapattığımda bile onun kahkahaları, sesi ve gülümsemesi zihnimin bir köşesinde belirirdi. Barakanın açık olan kısmında durmuş, bir elinde can yeleği, diğerinde gevşemiş bir halatla bir şeyler anlatıyordu. Usulca başını sallıyor, ara sıra alaycı bir gülümsemeyle cevaplar veriyordu. Konuşmalarını duyamıyordum, ama sesinin dalgalara karışan tonunu her zaman hatırlardım; sıcak, biraz derin, ama dinleyen herkese kendini özel hissettiren bir ses.
bir sey dicem size sürpriz smut oneshot atacaktim ama suan hem baslangici yok hem de daha hala sevismediler ve 4bin kelime olmus ne yapicagimi bilmiyorum
starboy nerde ln
yazcagn fıclerı oncdn bana anlattıgınd cok guzel okuyo kndımı ozel ayrıcalıklı hıssedıyorm.
angst yazicam
rabiaya bir anda her seyimi anlatmaya basladim ve akil hocam oldu fic de anlatiyorum,, nehirle eskisi gibiymisiz gibi hissediyorum bugun uzun sure sonra yeniden konustuk ve fic anlattim
@chaeerrry KENDIMI ILISKI TERAPISTI GIBI HISSEDIYORUM BOYLE NEFENSE COK MUTLU OLUYOM BNDN BUYUK BIRISINE TAVSIYE VERIYORUM bnm ıcın bır basarı.
babalarim cb yapicakmis again they’ll eat
Geri çekildim çaresizce, bedenimdeki her hücre sanki bir isyan içindeydi. Göğsüm hızla inip kalkıyordu, nefesim derin ve düzensizdi. Dudaklarım hala onun sıcaklığını hissediyordu, ama aramıza giren mesafe, içimde bir boşluk bırakıyordu. Nefesi dudağıma çarptı ve vücudumda ürperen bir titreme başlatıyordu. “Hyunjin…” dedim, ama sesim çıkmadı. Sözcükler boğazımda düğümlendi, kalbim öylesine çarparken, yüzümün kıpkırmızı olduğunu fark ettim. Kendi hislerimi kontrol edemiyordum, onun etkisindeydim, derinlerinde kayboluyordum. “Hyunjin mi?” dedi usulca, sesi düşüktü, sorgular gibiydi. Ardından, dudağıma anlık bir öpücük daha bıraktı. Bir an için her şey durdu gibi hissettim, her şeyin anlamı o öpücükte yoğunlaşmıştı. Bir sessizlik vardı ama her bir saniye o kadar güçlüydü ki, hislerim beni esir alıyordu. Kalçalarımdaki tutuşu gevşemişti ama elleri hala oradaydı. Beni terk etmiyor, hâlâ orada, her anımı hissediyordu. Baş parmağıyla, vücudumun kıvrımlarını usulca okşuyordu, sanki beni yavaşça keşfetmek istiyormuş gibiydi. O dokunuş, beynimde yankı yaparak her geçen saniyede daha derinleşiyordu. Uzandı ve dudağıma bir öpücük daha bıraktı, ardından dudağımın kenarına, yanağıma.. Her dokunuşunda vücudumun her bir hücresinde, hissettiğim bu yakınlık, ondan kopamama isteği daha da güçleniyordu. Öpücükleri dudakları yeniden boynumu bulana kadar devam etti. “Hyunga ne oldu?” diye sordu, boynuma diğerlerinden daha uzun bir öpücük bırakırken. “..Hyung” dedim hemen sonra utanarak. Sesim titremişti, vücudumun her köşesinde onu hissetme isteğim artıyordu. Derin bir nefes almıştım, ama kalbim hızla çarpmaktan durmak bilmiyordu. Bu onu güldürdü. O gülüşü, sanki ruhuma işleyen bir melodi gibiydi. Dudakları arasından kaçan gülüşü saklama gereği duymadan, boynumu bir kez daha öptü ve öptüğü yeri dişleri arasına alarak emdi. “Efendim Jeongin-ah?”
dun sogugu yedigim icin asiri bogazim agriyo ve atesim var ancak hyunin sevismesi yaziyorum yeni bir fic icin
Both you and this user will be prevented from:
Note:
You will still be able to view each other's stories.
Select Reason:
Duration: 2 days
Reason: