ciceksermayesi

Sevdim onu. Öyle bir sevdim ki, her gülüşü içimde yankı yaptı, her bakışı bir parça beni aldı götürdü. Ama zamanla fark ettim: ben hâlâ oradayken, o çoktan gitmişti. Başta anlamadım. Yalanları, küçük oyunları, sözleri… Hepsi birer masaldı ve ben masalın içinde kaybolmayı seçmiştim.

napagpagurang_p

@ciceksermayesi I feel the same way! I actually give most of the credit to google translate, if not for that I wouldn't have been able to comfort you in the way you need most. I'm glad I had the will to try and understand, because now I've made another friend in such a sweet soul like you! x
          	  
          	  Also sorry for not replying immediately, was a little busy, and I'm on and off the app, but I promise to reply immediately the soonest I can. I've been trying to be more active in writing, and we're just in time to have met out here!
Reply

ciceksermayesi

@napagpagurang_p  I felt that sense of letter-writing too… and I truly loved it. It felt as if I were speaking with someone reaching out to me from beyond time itself. You are as sweet and delightful as your words. I’m so glad we met and that we’ve built this connection. You’re the kind of person I’d want by my side. Please, let’s not drift apart; let’s always keep writing to each other like this! Xoxo!
Reply

napagpagurang_p

@ciceksermayesi Likewise! I love how we were able to effortlessly build a connection, just like that. It's almost like we exchanged what would become counterparts of love letters but between new friends, wouldn't you think? Like letters of comfort? idk *writer's block: on, jk* Anyway, you're a very lovely human, and equally so my meeting you was lovely! Just know that I, and your friends and readers and fans will be here for you; just hit us up! Hugs!
Reply

ciceksermayesi

Sevdim onu. Öyle bir sevdim ki, her gülüşü içimde yankı yaptı, her bakışı bir parça beni aldı götürdü. Ama zamanla fark ettim: ben hâlâ oradayken, o çoktan gitmişti. Başta anlamadım. Yalanları, küçük oyunları, sözleri… Hepsi birer masaldı ve ben masalın içinde kaybolmayı seçmiştim.

napagpagurang_p

@ciceksermayesi I feel the same way! I actually give most of the credit to google translate, if not for that I wouldn't have been able to comfort you in the way you need most. I'm glad I had the will to try and understand, because now I've made another friend in such a sweet soul like you! x
            
            Also sorry for not replying immediately, was a little busy, and I'm on and off the app, but I promise to reply immediately the soonest I can. I've been trying to be more active in writing, and we're just in time to have met out here!
Reply

ciceksermayesi

@napagpagurang_p  I felt that sense of letter-writing too… and I truly loved it. It felt as if I were speaking with someone reaching out to me from beyond time itself. You are as sweet and delightful as your words. I’m so glad we met and that we’ve built this connection. You’re the kind of person I’d want by my side. Please, let’s not drift apart; let’s always keep writing to each other like this! Xoxo!
Reply

napagpagurang_p

@ciceksermayesi Likewise! I love how we were able to effortlessly build a connection, just like that. It's almost like we exchanged what would become counterparts of love letters but between new friends, wouldn't you think? Like letters of comfort? idk *writer's block: on, jk* Anyway, you're a very lovely human, and equally so my meeting you was lovely! Just know that I, and your friends and readers and fans will be here for you; just hit us up! Hugs!
Reply

tarumarbaharlar

Hesabın , yazıların çok güzeller. İnsanın en derinine dokunuyor:") ❀

tarumarbaharlar

Rica ederim✨️✨️
Reply

ciceksermayesi

@tarumarbaharlar beni duyup hissetmen o kadar değerli ki... Kalplerimiz birmiş gibi, evet. Teşekkür ederim (" 
Reply

tarumarbaharlar

Aynı şekilde bana da öyle hissettiriyor. Yazılarında seni gördüm duydum hissettim bu paha bicilemez ayni sekilde benim yazilarimda kendini gören insanlar da çok özel hissettiriyor kalplerimiz birmiş gibi(:
Reply

ciceksermayesi

Şurimşine’m.

ciceksermayesi

Bazen sorarım kendime: İnsan neden kolayca üzüp de bırakanı özler? Belki de kalbimiz, kaybettiklerini bile sevmek ister. Belki de özlemek, yalnızca birini sevmek değil; onun bıraktığı boşluğu hissetmek, kırıklığını taşımaktır. İçimdeki bu sızı sessiz ama derin, kelimelere sığmayan bir acı. Ama yine de hissediyorum. Gözlerim doluyor, kalbim sızlıyor, ruhum titriyor. Belki de bu acı, beni ben yapan şey… Onu özlemek, incinmek ve hâlâ hissetmek, yaşadığımı hatırlatan tek gerçek. Ve ben, her hatıra ile birlikte, onunla geçen zamanın ağırlığını taşırken, aynı zamanda sevmenin ve özlemenin büyüsünü de hissediyorum.
Reply

ciceksermayesi

Bazen sessizlik öyle derin olur ki, sadece kalbimin atışlarını duyarım. Her atış, onu hatırlatır bana; gözlerim kendi kendine dolar ve elimden hiçbir şey gelmediğini, sadece özleyebileceğimi fark ederim. Nerede olduğunu, ne yaptığını, hâlâ yaşayıp yaşamadığını bilmemek… Beni sessiz bir boşluğa bırakır. Ama kalbim hâlâ onu arar; her nefeste, her düşüncede, sanki gözlerimin önünde duruyormuş gibi. Onu düşündüğümde, geçmişimiz gözlerimin önünde canlanır. Gülüşü, dokunuşu, paylaştığımız sessiz anlar… Her biri bir yıldız gibi parlar, ama parladıkça içimde sızılar yaratır. Hatıralar yalnızca mutluluk değil, aynı zamanda acının da bir yankısıdır. Ve ben, o yankıların içinde kaybolurum, istemeden de olsa…
Reply

ciceksermayesi

Belki de bazı insanlar hayatımıza kalmak için değil, bir şeyi fark ettirmek için gelirler. Sessizce girerler hayatımıza. Ne zaman başladığını bile hatırlayamayız; sadece bir anda orada olduklarını fark ederiz. Göz göze gelişler, küçücük gülümsemeler, yarım kalan cümleler… Hepsi birikir içimizde. Ve biz, farkında olmadan bağ kurarız. Birinin sesi günün en güzel anına dönüşür, bir mesaj tüm ruh halimizi değiştirir, bir bakış kalbimize dokunur. Bazen hiçbir şey söylemeden çok şey anlatır o insanlar. Yanlarında bir açıklamaya ihtiyaç duymayız. Olduğumuz halimizle yeterli hissederiz. Kendi içimize bile söyleyemediğimiz şeyleri, onların varlığıyla anlamlandırırız.

ciceksermayesi

Belki de bazı insanlar seni sevmek için değil, sevildiğini hatırlatmak için gelir. Belki yanında kalmak için değil, kalbinin nerede olduğunu sana göstermek için. Ve gittiklerinde, sana verdikleri hiçbir şey eksilmez. Aksine, seninle büyür, seninle yerleşir, seninle kalır. Bazı karşılaşmalar kaderin bir oyunu değil, kalbin bir çağrısıdır. Ve her ne kadar kısa sürse de, bazı insanlar hep orada kalır: Bir tebessümde, bir seste, bir sessizlikte, bir anı gibi değil… bir parça gibi.
Reply

ciceksermayesi

Ve zamanla anlarsın… Hayatına girip de kalanlar kadar, gelip geçenler de seni sen yapan parçalardır. Her biri bir iz bırakır. Bazısı yara gibi sızlar, bazısı gülümsetir. Ama hepsi, seni derinleştirir. Artık daha fazla şey hissedebilirsin, daha fazla anlayabilirsin. Çünkü birinin bir zamanlar sende uyandırdığı o his, seni dönüştürmüştür.
Reply

ciceksermayesi

Ama işin garibi, çoğu zaman onlar kalmazlar. Hikâyemizde sadece bir bölüm olurlar belki. Belki birkaç haftalık, belki birkaç aylık bir karşılaşma… ama izleri sanki yıllardır bizimleymiş gibi ağır ve derindir. Ve giderken ardlarında bir boşluk değil, bir varlık bırakırlar. Çünkü bazı insanlar gitse bile, bizde kalır. Varlıkları yokluklarına karışır. O günden sonra bir sokaktan geçerken, bir şarkı çalarken, bir cümleyi duyduğunda aklına onlar gelir. Belki bir sabah uyanırsın ve rüyanda gülüşlerini görürsün. Ya da bir akşam kalabalığın ortasında, durup dururken gözlerin dolar. Çünkü bazı insanlar sadece geçmişte yaşamazlar. Onlar, zihninden çok kalbinde yer eder. Gitmelerine alışırsın belki ama içinden çıkmalarına hiçbir zaman tam olarak izin veremezsin.
Reply

ciceksermayesi

İnsanlar zannediyor ki, ben ne zaman duygulu bir şeyler yazsam, içimde koca bir fırtına kopuyordur. Sanıyorlar ki her kelime gözyaşıyla ıslanmış, her cümle acının tam kalbinden geçmiş. Oysa bilmiyorlar... ben bu hâli seviyorum. Evet, acı çekiyorum belki, ama o acıdan kaçmıyorum. Aksine, ona yaklaşıyorum. Onunla oturup konuşuyorum. Elini tutuyorum, yüzüne bakıyorum. Çünkü bana dokunan ne varsa, beni yazıya da yaklaştırıyor. Çünkü ilham, çoğu zaman rahatlıktan değil, kalbin titrediği o anlardan doğuyor.

ciceksermayesi

(Artık yazarken iyileşmiyorum...)
Reply

ciceksermayesi

Sanıyorlar ki acı beni mahvediyor. Oysa o beni tamamlıyor. Ben acının içinden geçerken, kendime daha çok yaklaşıyorum. Ve belki de sırf bu yüzden… yazdıklarım biraz sızlıyor. Çünkü içinden geçmiş bir kalbin izi var her harfte.
Reply

ciceksermayesi

Ve en çok yazarken iyileşiyorum. Çünkü o zaman hiç kimseye bir şey açıklamam gerekmiyor. Ne neden sustuğumu, ne neden sevdim de söyleyemedim… Sadece yazıyorum. Acıyla barışmış birinin iç döküşü gibi. Kalbimin en kuytu odalarından geçen bir rüzgâr gibi. Ne soğuk, ne sıcak… ama gerçek.
Reply

ciceksermayesi

İçelim "...." Dertlerine.

ciceksermayesi

Renksiz.
            
            Rengi olmayan dertler vardır... Ne siyaha benzer, ne beyaza. Ne kırmızının yangınıdır ne mavinin hüznü. Adı yoktur, şekli yoktur. Sadece vardır. Sessizce büyür insanın içinde. Bir günde değil, bir ömürde yer eder. Kimse sormaz o dertleri. Çünkü anlatamazsın. Kelimelere sığmaz, cümleye gelmez. “Bir şeyim yok” dersin. Ama o ‘bir şey’ değildir aslında. Her şeydir. Ama tanımlayamazsın. Ne zaman başladı, nerede büyüdü, nasıl sardı her yanını, bilmezsin. Sadece fark edersin: Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. İçinden geçer zaman, ama iyileştirmez. Çünkü renksiz dertlerin ilacı yoktur. Ne müzik iyi gelir, ne yazmak, ne konuşmak. Gülersin, ama yavan. Ağlarsın, ama nedenini bilmeden. Beklersin… ama neyi beklediğini bile anlamadan. Bazen bir mesaj, bazen bir bakış, bazen sadece bir sükûnet istersin. Ama gelmez. Bu dertler, insanın içindeki boşlukta yankılanır. “Ben kimim artık?” diye sorarsın kendine. “Ne kaldı benden geriye?” Ve cevap gelmez. Çünkü renksiz dertler cevap değil, sadece sessizlik ister. Kimsenin anlamadığı, kimsenin ulaşamadığı bir kuytuda, sadece seninle baş başadır. Ve belki de en çok onlar yorar insanı. Çünkü paylaşamazsın. Renkli dertlerin hikâyesi vardır. Ama renksiz dertlerin sadece varlığı. Kimseye anlatamazsın. Çünkü herkes bir renk arar acıda. Ama senin acın bile kendini tarif edemiyordur artık. Adı yok, tonu yok. Sadece var. Belki de en çok bu yüzden yorulduk. Her şeye bir anlam, her duyguya bir açıklama bulmaya çalışmaktan. Oysa bazı şeyler sadece geçmez. Bazı duygular sadece kalır. Renksiz... Anlamsız... Ama derin.
Reply

ciceksermayesi

İnsan bazı renklere bakar, içi ısınır. Maviye umut yükler, yeşile özlem... Ama siyaha bakınca, sadece kendini görürsün. Eksik, yorgun, kabullenmiş bir sen. Belki hâlâ güçlü görünüyorsundur. Gülüyorsundur da. Ama gözlerinin ardında bir karanlık saklıdır. Ve kimse bilmez. Kimse anlamaz. O yüzden bu gece, konuşmaktan değil, susmaktan yana gönlüm. Bir yudum daha koyuyorum, siyah dertlerime. Çünkü artık içimde kalan tek şey bu. Kapanmamış yaralarım yok. Çünkü hepsi kapandı. Ama izleri var… bir daha geçilmeyecek sokaklar gibi. Geri dönülmeyecek yollar gibi. Affedilmemiş hatıralar gibi. Senin sesin gibi, ama artık hiç duymadığım. Siyah; sadece karanlık değil, bitmişliğin rengi. İnsanı içine çeken, sarmalayan, susturan bir hiçlik. Ve ben o hiçliğe her gece biraz daha alışıyorum. İçelim siyah dertlerine. Çünkü başka bir dil kalmadı anlatmaya. Ne sevgi yeter, ne öfke. Sadece bir sessizlik kaldı… ama en derininden. Ve eğer bir gün olur da, aynaya baktığında bir şey eksik hissedersen… bil ki ben hâlâ içiyorum. Sessizce. Siyahın ortasında, seni sevmeyeceğim kadar çok severken...
Reply

ciceksermayesi

Siyah.
            
            Bazı geceler var ki, insan ne söyleyecek bir kelime bulur, ne de susacak bir sessizlik. O geceler, içinin yankısıyla doludur. Dışarısı sükûn, içerisi fırtına. Ve sen ne yaparsan yap, kimse duyamaz. Çünkü bazı acılar sese gelmez… sadece içine çöker. İşte o gecelerde, içelim. Siyah dertlerine içelim. Söylenmemişlere, dinlenmemişlere, hiç kimsenin görmediği kırıklara... Siyah, ölüm gibi değil. Daha beter. Yaşarken bitmek gibi. Her şeyin varken bile, içinin bomboş kalması gibi. Kimsenin fark etmediği bir kayboluş. Göz göze bakıp da hiçbir şey hissedememek. Sevmek ama söyleyememek. Beklemek ama gelmeyeceğini bilmek. Her şeyin cevabı var ama hiçbirinin anlamı yok artık. Sessizlik bir cevap olmuş, suskunluk bir veda. Bir zamanlar ne çok konuşmuştuk. Geceyi sabaha bağlamıştık cümlelerle. Ama sonra... her şey sustu. Sen sustun, ben anlamazdan geldim. Sen gittin, ben kalıyor gibi yaptım. Sonra senin yokluğuna da alıştım. Acıtmıyor sandım. Ama öğrendim ki, siyah bazen görünmez olur. Ta ki bir gece, ansızın oturup yüzüne bakana kadar. O an... yutkunamazsın bile. Çünkü kalbinin karanlığını ilk kez orada görürsün.
Reply

ciceksermayesi

Bazen insan yorulur ama fark ettirmez. İçinde fırtınalar döner de dışarıdan sakin bir göl gibi görünür. İşte ben öyleyim. Herkes “güçlü” diyor bana, ama kimse bilmiyor geceleri kendimle nasıl savaştığımı. Nasıl da sustuğumu, nasıl da kırıldığımı, nasıl da içimden içime sessizce düştüğümü. Çünkü her sabah yeniden başlamak zorunda kalmak, aslında küçük küçük ölmek gibi bir şey… Ama ne garip, yine de sanırım yaşayamam bu hayata yenilerek.

ciceksermayesi

Şimdi burada, kendi içime dönüp baktığımda bir tek şey söylüyorum kendime: Yıkılsam da yenilmeyeceğim. Çünkü ben bu hayatın bana çizdiği sınırlara sığmadım hiçbir zaman. Ve sığmayacağım. Beni ne kalabalıklar anladı, ne sessizlikler rahatlattı. Ama yine de ayakta kaldım. Çünkü biliyorum… sanırım gerçekten yaşayamam bu hayata yenilerek.
Reply

ciceksermayesi

Evet, çok sevip karşılık göremedim. Evet, inandım ve yanıltıldım. Ve evet, bazen kendi kalbim bile bana yalan söyledi. Ama yine de dimdik durdum. Çünkü başımı yastığa koyduğumda tek bir şey bilmek istedim: Kendimden vazgeçmedim. Kalbim ne kadar yorgun olursa olsun, onuruma ihanet etmedim. Çünkü bu hayatla savaşmak, bazen en sessiz duruşlarda gizlidir. Ve ben sustuysam, bu pes ettiğimden değil, içinde taşıdığım fırtınayı kimsenin anlamayacağını bildiğimdendir.
Reply

ciceksermayesi

Hayat bana çok şey öğretti. En çok da insanın, en büyük savaşını kendiyle verdiğini. Beklentilerle değil, kabullenişlerle büyüdüm. Kırıldığım yerlerden öğrendim. Her acı, yeni bir ben doğurdu içimde. Ve her düşüş, bana kendi elimle kalkmayı öğretti. Ama bazı geceler oldu, dizlerimin bağı çözüldü. “Bitsin,” dedim. “Daha fazlasını kaldıramam.” O anlarda bile içimdeki bir ses susturmadı beni. Çünkü pes etmek bana göre değil. Çünkü ben, bu hayata öyle kolay kolay teslim olacak biri değilim.
Reply

ciceksermayesi

Bazı anlar vardır, yaşarken değil, geçtikten sonra anlayabilirsin kıymetini. Sanki sahne ışıkları söndüğünde, müzik sustuğunda fark edersin ne yaşadığını. Ben seni öyle sevdim. Anladığımda çok geçti belki… ama öyle içime işledi ki bu hikâye, şimdi her şey kaderle yapılmış son bir dans gibi geliyor bana. Seninle geçirdiğim zamanları düşündükçe, hayata karşı dimdik yürüyen hâlimin, sana her yaklaştığımda nasıl da dizlerinin önünde çöktüğünü fark ediyorum. Çünkü bazen aşk, bir zafer değil; bir teslimiyettir. Ve ben, kendimi sana adarken galip değil, gönüllü bir kaybedendim. Seninle olmak, hayatın bütün kavgalarına son bir kez göz göze gelmek gibiydi. Sanki bir daha olmayacakmış gibi. Sanki bu dans, bu temas, bu bakış… en sonuymuş gibi. Belki farkında değildin ama ben her dokunuşunda biraz daha veda ediyordum içimden. Her gülüşün, bir ağıt gibiydi ruhuma. Kalbim çarpmıyordu sadece… haykırıyordu. Ama sen duymadın. Çünkü sen o sırada sadece dans ediyordun. Benimse ayaklarım titriyordu. Kalbim ağlıyordu. Ben o anda, kaderle hesaplaşıyordum. “Bu son mu?” diyordum kendime. “Bir daha bu kadar hissedebilir miyim?” diyordum. Cevap yoktu… ama içimde bir şeyler susmak bilmiyordu. Ve sonra… ışıklar söndü. Sahne kapandı. Geriye sadece içimde kalan o tek cümle kaldı: Sanki kaderle son dansımı ettim. Geriye dönüp bakınca, elimde hiçbir şey kalmamış gibi. Ne fotoğraf, ne ses kaydı, ne bir mektup… Ama her şey zihnimde, kalbimde. Seninle yaşadığım her şey, hayatla ettiğim son dans gibi. Ağır ağır, ince ince işlenmiş bir veda. Şimdi yalnızım belki ama eksik değilim. Çünkü bir şeyi gerçekten yaşadıysan, onun sende bıraktığı iz, bir daha hiçbir şeyin yerini dolduramayacağı kadar derindir. Sen gittin, hikâye bitti, müzik sustu… ama ben hâlâ içimde o son dansı taşıyorum. Belki de bu yüzden hâlâ ayaktayım.

ciceksermayesi

Çünkü bazı sevdalar kaybetmek için değil, unutamamak için yaşanır.
Reply

ciceksermayesi

İnsan neyi affeder biliyor musun? Söylenenleri, yapılan hataları, eksik bırakılan sözleri… Ama neyi kolay kolay affedemez, bilir misin? Kendini değersiz hissettiği anları. İşte ben seni orada bıraktım. Sesini duyduğumda içimin karıştığı, gözlerine baktığımda bir yol bulmaya çalıştığım her anı affettim belki ama… hissettirdiğin o değersizlik var ya, işte o kaldı içimde. Ben seni severken, kendimden de geçtim biraz. Bir şey olmasa da olurdu, yeter ki sen kal. Kendimi biraz daha geri çeker, biraz daha sessiz olur, biraz daha sabrederdim. Ama sen, bunu görmedin bile. Bir çabanın, bir sevginin, bir bekleyişin kıymetini bilmedin. Belki senin için küçük bir soğukluktu o an, ama benim içimde yıllarca don kalacak bir hissizlikti. Ben senden bir hediye beklemedim. Özel günleri unutabilirdin, suratını asabilirdin, insanlık hâli der geçerdim. Ama varlığımın senin için bir anlamı olmadığını hissettirdiğin o an… işte o an içimde bir şey koptu. Değer görmeyen sevgi neye dönüşür biliyor musun? Sessizliğe. Yavaşça geri çekilmeye. Ve sonra küskün bir vedaya. Ben sana hiçbir zaman “beni yücelt” demedim. Sadece “beni gör” istedim. O kadar. Var olduğumu, yanımda olduğunu, emeğimi, sevgimi hissetmeni… Ama sen benim varlığımı bile gözünün ucuyla süzmedin. Yalnızca oradaydım, senin için oradaydım. Ama benliğimle değil, sadece gölgemle. Ve şimdi içimde koca bir suskunluk var. Adını anmıyorum ama yok da sayamıyorum. Çünkü sen, beni bir kere değil, defalarca değersiz hissettirdin. Ben her defasında sustum. “Geçer” dedim. “Bu da bir gün değişir.” Ama geçmedi. Değişmedi. Ve ben sonunda şunu anladım: Bir insan seni gerçekten seviyorsa, sana kendini hiç böyle hissettirmez. 

ciceksermayesi

Şimdi geriye dönüp bakıyorum da… Keşke biraz daha kendimi sevseymişim. Keşke senin sevgine razı olmak yerine, kendi değerimi hatırlasaymışım. Ama öğrendim. Canım yana yana, sessiz sessiz öğrendim. Ve artık biliyorum: bir daha kimsenin beni değersiz hissettirmesine izin vermem. Çünkü ben, sevgiye layık bir kalp taşıyorum. Sadece bunu görebilecek biri için varım artık.
Reply

ciceksermayesi

✮⋆˙

ciceksermayesi

Bundan sonra biri gittiğinde, “öldü” demem mesela. “Yıldızlaştı” derim. İçimden biri eksildiğinde, gökyüzüne bir ışık daha eklenir. Bu yüzden karanlıktan hiç korkmam. Çünkü ben geceleri yalnız kalmam. Benim yıldızlarım var. Ve her biri bir zamanlar çok sevdiğim birine benziyor.
Reply

ciceksermayesi

Ben bu dünyada pek bir şey yapamadım belki, ama gökyüzüne güzel şeyler bıraktım. Anılar, sevgiler, eksik kalmış umutlar… Onları toplayıp yıldızlara yerleştirdim. Çünkü ben kaybettiklerimle yaşamayı böyle öğrendim. Ne kadar canım yansa da, onları kötü hatırlamak istemedim. O yüzden yıldızlarda yaşatmak oldu benim mesleğim.
Reply

ciceksermayesi

Ve sen… En parlak olan sensin orada. Sana en yüksek yeri verdim. Çünkü senin yerin zaten başkaydı. Hakkında konuşamıyorum artık, adını anınca içimde bir şey titriyor hâlâ. Ama biliyorum, artık sen de bir yıldızsın benim için. Ulaşılmaz, dokunulmaz, ama hep orada.
Reply