Bundan neredeyse 2 yıl önceydi. Kitaplığımı topluyordum. Test kitaplarımı, kullanmadığım defterlerimi 'zaten mezuna kalıyorum' diyerek kaldırıyordum. Telefonuma gelen askere alınma bildirimi ile ağlamaya başlamıştım. Hoseok'un gitmesini hiç istemiyordum. Biri çıkıp askerlikten sonra olgunlaşacaklarını, asla eskisi gibi olmayacaklarını söylemişti çünkü. Kocaman gülümsemesi ile tüm kötü anlarımı atlattığım, sabah akşam dmlerinde dertlerimi anlattığım adamı bir buçuk yıl göremeyecek olmanın düşüncesi kafamı durdurmuştu. Günlerce hobimi özlediğim için ağlamıştım. Son açtığı yayında hiçbir cümlesini anlamasam da kısalan saçlarına, kocaman gözlüklerine ve sesine dönüp durmuştum. Kendimi bomboş hissetmiştim o gidince.