dibebatmasanati

yolumu aydınlatacak ışık bazen beni kırıp çatlaklarımdan sızıyor

dibebatmasanati

bu ne tam anlamıyla bir başlangıç ne de kesin bir sonu anlatıyor. çünkü bazı hikâyeler, arafın içinde doğar—ne tam karanlıkta ne de ışıkta. her sayfa, bir iç çekişin, bir serzenişin yankısıdır. sessiz çığlıkların, dillendirilmemiş öfkelerin, geç kalınmış vedaların izlerini taşır.
          
          insan bazen ne gidebilir ne de kalabilir. bir adım atmaya korkarken, yerinde kalmanın da can yaktığını fark eder. işte o aralıkta—araf dediğimiz o yerde—kalem, kelimelere dönüşür. bu sayfalarda anlatılanlar; bekleyişlerin, kırgınlıkların, geçmeyen zamanın ve içten içe söylenilenlerin yankısıdır.
          
          bu bir isyan değil, bir iç döküş. bir kabulleniş değil, sorgulayış. belki de sadece görülmek, duyulmak isteyen bir ruhun fısıltısı.

dibebatmasanati

burası bir mezarlık, ben ise sessizliğin yankısıyım,
          ne bir çığlık ne bir feryat, sadece boşlukta asılı kalan o keskin his...
          acı doluyum, isyanım içime hapsolmuş, ama yorgunum artık hissetmekten.
          yakarışlarım ne duyan var ne de umursayan,
          hissizlik bir perde gibi örtüyor üstümü.

dibebatmasanati

burası bir mezarlık, sen ise suskunluğun suretisin,
            ne bir nefesin var ne de bir gölgen, sadece yokluğun ağır sessizliği.
            acı burada taşlara kazınmış, isyan toprakla karışmış,
            ama sen... hissizliğin ta kendisisin,
            bir adım ötemde, ama sonsuz uzaklıkta.
Reply

dibebatmasanati

dudaklarımda gizemli bir sorunun gölgesi
          kalbimde huzursuz yangılı bir acı var
          bu asi ruhun avarelik gizemi hakkında
          bugün seninle söyleyeceklerim var
          

dibebatmasanati

kitabın ortalarına doğru şöyle sonuca varıyor:
            ey tanrı ey ölüme bulaşmış gizemli kahkaha
            ne yazık ki sana yabancıdır benim ağlamalarım
            ben sana kafir, sana münkir sana asi
            
            sana inat işte şeytan benim tanrım
Reply