Yazıma başlamadan önce hepinizden yeni bölümü yazmaya -yetiştirmeye- çalıştığım günden birkaç gün geçmesine rağmen hâlâ yazıp yayınlayamadığım için çok çok özür dilerim. Otobüste bile yeni bölüm geçirip yolcuların bana uzaylı görmüş masum köylü gibi bakmasını sağlasam da yeni bölümü yetiştirmek istediğim tarihe yetiştiremedim. Zaten kuzenlerimin yanına gittiğimiz için film izlemekti, iskambil oynamaktı, kitap okumaktı, sohbetti, muhabbetti falan filan derken şimdiki telefonuma alıştıktan sonra klavyesi bana mikroskobikmiş gibi gelen -ama öyle olmayan- telefonumdan yeni bölümü yazmak -özellikle de diğerleri eğleniyorken benim yeni bölüm yetiştirmeye çalışmam- tam bir işkenceydi diyebilirim. Ah-vah, kem-küm ederek de olsa yeni bölümün 1549 kelimesini yazdım. Bu akşam yazar yayınlarım diye düşünüyordum ki benim dengeler birden şaştı. Geldi mi sana gülme krizi! Meğersem mezar taşımda "Merhaba, ben ölüyüm. Sen kimsin?" yazacakmış. Ben başladım gülmeye. Sonra bir baktım her şeye gülüyorum. Bir ara canım sıkıldı odadan bir çıktım; tabii vücut klimaya alışmış bir sıcaklık bastı beni, beynim yanacak sandım. Sonra dedim bari elimi yüzümü yıkayayım da kendime geleyim. Her şey iyi güzel hoş, aynada kendimi görünce bir güldüm bir güldüm; anlatamam. Bu satırları da gülerek yazıyorum zaten. Tövbe tövbe beni cin mi çarptı ne, anlamadım.
Neyse, gelecek olan yeni bölümde yeni bir karekter tanıyacağız ve bir gerçeklik su yüzüne çıkacak. Elimde hazırda bulunan iki bölüm var. Bomba gibi bölümler sizi bekliyor, hazırlıklı olun, benden söylemesi!
Son olarak, tüm o şeker okuyucularıma iyi geceler tatlı tatlı rüyalar...