Herkesin kendi adaletini yarattığı, kanıtın hükümsüz ükümsüz olduğu, cinayetin bir nefes gibi alışkanlık olduğu, tehditlerin herkesi susturduğu, çocukların kadın olarak görüldüğü o ülkedeyim.
Kulakları duymayan, gözleri görmeyen bir topluluğu dipsiz bir kuyuya atmışlar sanki. Karanlıktayız. Karanlığa atılmış her beden, ondan daha karanlık olanlardan bir bıçak darbesi alıyor.
O dipsiz kuyunun adı Türkiye, adaletinin üzerine zehir dökmüş ve yudum yudum herkese o zehri içiren bir katil.