Yürüyordu, bomboş ormanda tek başınaydı. Ya da koca bir ada mı demeliydi? Sanki biliyordu bu adayı, rüyasından bir kesit gibi geliyordu her şey. Yürümeye devam ediyordu, ayağı her yere bastığında çalılıklardan gelen hışırtı sesleri ile doluyordu bütün ada. Havayı çekiyordu ciğerlerine, hava her burnundan boğazına doğru girişinde kısa bir ürperme yaşıyor, içi açılıyordu adeta. Sanki ciğerler tıkanmışta açmak için ilaç gerekiyormuş gibi. Onun ilacı da buydu işte. Ay ve doğa onun benliğinden bir parçaydı.