tek başıma bıraktım kendimi bu gece. oturdu, ağladı öylece. kendimi terk ederken çok rahat hareket ettim biliyor musun? işte o an seni anladım. beni terk etmek çok da canını acıtmıyormuş insanın. canının acıması için güçlü olman gerekirmiş meğerse. ben gücümü, güçsüzlüğüme devrettim bu gece. bu yıkık şehirde bir daha ayakta durmayacağıma yeminler ettim. ama oturmuş öylece ağlıyordum kendimce. ağlıyordum da denemez ya işte, her neyse.. insanın çaresizlikle debelendiği zamanların en diplerini görmesinin altında birkaç nedenden başka bir şey yatmıyor olması, çölün tam orta yerinde suyu bulmanın Umuduyla yeşeren bir papatyanın yapraklarına benziyor işte. suyu bulsa, tekrar yüzünü güneşe dönebilecek. halbu ki zaten güneş tam karşısında duruyorda kabullenmekte zorluk çekiyor bunu. uçurumun kenarında açan bir papatyadan farkım olmadığını, senin yüzüne bakınca kabullenmeye başladım. fotoğrafların artık eskisi kadar bana bakmıyor olabilir belki ama ben senin gözlerini görmek için canımdan can vermeye hazırdım. bunun içinde mi kendimi suçlamalıyım bilmiyorum. inan bu aralar neyi nereye koyacağımı bilemez oldum işte öyle amansız bir uçurumun ortasında hissediyorum kendimi. nedenlerini araştırmaya kalksam sanırım boğuşarak çok vakit kaybedip en son yine kendimi bir yolun sonunda bulmuş olacağım. bu yol beni sana getirecek olsa bile benim artık yolun daha sonuna gelmeye gücüm yok. bir son daha görmeye halim kalmadı benim.
- JoinedSeptember 9, 2018
Sign up to join the largest storytelling community
or
gidemeyenege
Apr 19, 2020 12:42PM
"teninin cinayet sayıldığı bu dünyada ruhunla sevişirim"View all Conversations