Büyük yemek salonu masalar ve sıralarla doluydu. Hizmetkârlar ellerinde yiyecek dolu tabaklarla ve şarap dolu testilerle ordan oraya kosusturuyorlardi. Odanın on tarafında bir kursu vardı. Peleus, karısını ve oğlunu yanına alarak orada oturacakti. Üç yer... yanaklarım kızardı. Ne bekliyordum ki?
Akhilleus'un sesi, hazırlıkların gürültüsü arasında bile çınladı. "Baba, Patroklos için yer hazirlanmamis." Yanaklarımdan ki kızarıklık daha da arttı.
Fisildayarak "Akhilleus" dedim Önemli değil demek istiyordum. Ben diğerleriyle birlikle otururum, sorun yok.
Akhilleus bana hiç aldırmadı.
"Patroklos benim yeminli yoldaşım. Onun yeri benim yanım baba."