heryanimenkaz

tanıdık, ama bambaşka 

heryanimenkaz

Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey, bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata kazandırdığını, basite indirgenmiş hüzünlerin geceleri dinlenmeye müsait şarkılarla şahlandığını anlatamadım. Evet, bilmiyordum. Bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. Sevişirken sözlük kullanıyordum hâlâ. Ama, seni seviyordum. Ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum sana. Sana yaklaşamıyordum. Yasaklanmıştın adeta. Çiğnemeye çalıştığım bir yasak olsan da, uzakta dursan da, o korkunç şeklini korusan da, farketmiyordu hiçbir şey. Küçük bir ateş. Küçücük bir ateştin sen. Sönmekten ürken bir ateş. Bir su damlasıyla bütün görkemini kaybedebilecek bir ateş. Aşkın mecali kalmamıştı. Sessizce sokuldum yanına. Acıyla irkildin. Gülümsedim. Gülümsememe anlam veremedim elbette. Kimdi bu? Ne istiyordu? Tanımadığın biri. Hatıralarını darmadağın etmeyi planlamış bir yabancı. Fuzuli bir beden, karşındaki. Usulca uzandım,

heryanimenkaz

Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm.
Reply

heryanimenkaz

gülüşün sardunyaları soldurmaya başladı. şiir dizeleri sesinde yanarak kül oluyor; bense o külleri toplayıp, bir gülü kurutmak istercesine o çok sevdiğim kitabımın arasında saklıyorum. rüyalarım için son bir dilek daha diliyorum. sardunyalarım her geçen gün daha da sararıyor, bana kırıldıklarını yavaş yavaş canlılığını yitiren yeşil yapraklarından anlayabiliyorum. o bulutlardan aldığım haz yüzünden bazı şeyleri anlamaktan kaçınamıyorum. kaldırıp atamadığım umutlar bana bakıyorlar öylece, ben onları umursamaktan vazgeçip bulutlardan aldığım hazzı düşünüyorum. imkânsız bulutların üzerindeyim.

heryanimenkaz

Babam intihar etmeyi seviyordu. Buna birçok kez teşebbüs etti. Genellikle Pazar günleri, öğle vakti, herkesin orada bulunduğu, tercihen de bayram yemekleri olduğu zaman intihara teşebbüs ederdi. Babam neşterini alır ve dirseğinin iç yüzünden bir damarı keserdi. Çarşafı kirletmemek için alta küçük bir kap koyardı. Başlarda biraz korkuyorduk, onun ölmesini istemiyorduk. Bur duruma alışkın olan annem, hiçbir şey olmamış gibi davranır, bizimle konuşmaya devam ederdi. Kan akarken bize okulumuz, arkadaşlarımız hakkında sorular sorardı...
          Kendisiyle ilgilenmediğimizi gören babam, meraklanmaya başlar ve pansuman yapmak için alelacele çalışma odasına giderdi. 
          Sonra, bunu yinelediği zaman, artık korkmazdık. Alışmıştık, şakasına olduğunu biliyorduk.

heryanimenkaz

Duygu fahişeliği gibi?
Reply

heryanimenkaz

Koca bir hiçliğin içinde debelenip duruyorum yine. Ardımda, küllerinin bile kalmasını istemediğim büyük bir yangın var. Tam kurtulduğumu düşünüp mutlu olacağım derken, daha büyüğünün bir adım ötede beni beklediğini görüyorum. O an hayatım boyunca bu yangının sönmeyecek oluşunun gerçekliği tokat gibi çarpıyor yüzüme. Ben hem kendi içimde yanıyorum, hem de hiçliğin içinde. En acı olanı da, bu kez sönmeyene dek yanıyorum. Son kalan umuduma tutunup savaşmayı deniyorum elbet. Fakat bilirsiniz, bazen siz çırpındıkça ateş daha da alevlenir.

heryanimenkaz

kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin ki asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar...“ kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir.”

heryanimenkaz

Anılarımın içinde çok fazla acı var

heryanimenkaz

İnancım tanrının bana inandığı kadar
Reply

heryanimenkaz

Kaygı dolu adamlara git şovunu yap
Reply

heryanimenkaz

Var gücümle savaştım kalmak için yanında
Reply