Her türlü kırgınlığı,hayal kırıklığını,söyleyemediğim sözleri,gösteremediğim öfkemi yutuyorum da bir türlü akıl sır mantık kılıf uyduramıyorum bu aptal ve sahte durumlara.Dumur oluyorum çünkü yaşadıklarım ne sırf bireylere,ne duygulara,ne olanlara,ne kaybedilenlere indirgenebilir bir durumda(...)Ne toy bir genç olabildim-birilerinin dediğinin aksine-,ne şımarık ve ne istediğini bilmeyen bir çocuk,ne dengesiz bir ergen,ne etik ve dini hassasiyetler kıyısında dolanan bir altın çocuk,ne de kabul edilebilir bir birey.Ben hep yarımdım.Her bir eksik,bir gariptim.Her şeye zorunda kaldım da kimse bana zorunda kaldığı için bir şey yapmadı.Benim hayatımın parçası olan zorunluluk onlara sadece zamansız vuran bir yaz akşamı bunaltısı gibiydi,yüz ekşittikleri bir olasılık gibi(...)Bu nedenle,belki en çok kendimi hak ettiği yere koymaktır amacım, ithal duygular ve formülize hislerden uzak bir şekilde kendimi sevdiğimi-en azından buna bile zorunda bırakıldığımı- söylemek isterim.