lapluies

Elveda 23. Hayır bu sefer kendime değil fakat kendimden daha çok kendim olduğum o kişiye. 
          	
          	Buraya daha önceden hangi hislerle yazdığımı hatırlamıyor ve hissetmiyorum çünkü 2 yıl öncesinde hayal edemeyeceğim bir eşsizlikle unutturuldu. Yine de biliyorum ve hangi yollardan geçip, o yollarda kimler tarafından itildiğimi, ne şekillerde düştüğümü bilmek bugün beni ben yapıyor. Evet 24, sen gelene kadar 23’te de 22’de de ve bundan on yıl öncesinde de sen de aynı şeyleri yaşadın ve sen de biliyorsun. Bir öncekileri unutturman mümkün ama silmemeni ve senden sonra gelecek olanlara kendini sildirmemeni diliyorum. Hep bilinmeli ve orada kalmalısın çünkü seni bir önceki yıllar değerli kılıyor ve sen de bir sonrakini değerli kılmalısın.
          	
          	Şu an bu hislerle yazmak 2 yıl önceki ben için bir mucize sanırım. İnanılmaz ve mükemmel bir mucize. 23’te de buna çok şaşırıyordum. Aynı hissiyat mı peki? Asla tam olarak değil. Hiçbir zaman olmadı. Eşi benzeri olmayan birçok güzel duyguyla hayret ettim. Hak edilmiş bir durum mu tartışılabilir fakat günün sonunda iyi ki diyorum hep. Olumsuz bütün her şeyi hak etmediğimi dile getirirken böylesi hissiyatları hak ederek elde ettiğimi söylemek çok zor. Bir gün bir şey oldu ve anlayamadığım bir şekilde girdi 21 hayatıma. Sana benzemediğine şüphe yok. Küçücüktü, birçok şeyi deneyimlememiş ve tecrübe edinmemişti. En azından bildiğim kadarıyla. Sorsan hayatındaki hemen hemen herkesi seviyordu. Sevdiğini sanıyordu demiyorum çünkü 21 seviyordu. Hayatında olan her şey olduğu gibiydi işte. Tabii zordu biraz. Ne zaman zor olmadı ki. Üstesinden gelebildi mi? Evet. Geldiğini sandı demiyorum çünkü geldi.

lapluies

Ve sen. Geldiğinde orada olamayacağım fakat her anınla bizzat tanışacağıma kendi adıma söz veriyorum. Bunu o kadar derinden diliyorum ki. Senden önce tanıyamadığım ve var olamadığım birçok an var var olabilmeyi istediğim. Ve onlarda ne kadar kırıldıklarını, üzüldüklerini, sevindiklerini, ağladıklarını, güldüklerini ve daha nice hisleri tattıklarını bilmiyorum asla da tam anlamıyla bilemeyeceğim fakat seni ve senden sonrakileri bilmek ve tam anlamıyla hissetmek için daima burada olacağım. Bana bir öncekiler gibi yepyeni, birbirinden eşsiz hisler tattıracağını ve deneyimleteceğini biliyorum. Tüm bu yeni bilmediğim tecrübeler ve hisler için hazır olduğum kadar sabırsızım da. Seni yaşayan ben olmayacağım, hiç olmadım fakat her gününde gülmeni, huzurlu ve sağlıklı olmanı, umutla dolup taşmanı diliyorum. Seni deneyimleyen ben olmamışken bu kadar anı nereden ve nasıl bildiğimi sorabilirsin. 2 yıldır seninle büyüyorum. Bu yıl da seninle büyüyeceğim. 22’im seninle tanışacağı için şimdiden çok mutlu. Yirmilerim seni daima çok sevecek. Her şeyini, her şeyinle. Merhaba 24. Sana veda edeceğim gün yine bambaşka hislerle burada olacağım. 
          	  
          	  Siyah beyaz bir kadını renklere buladığın için sana minnettarım sevgilim. Seni çok seviyorum. Her yaşına iyi ki.
Reply

lapluies

22’nin her anıyla bizzat tanıştım. Hatta ilk geldiğinde oradaydım. Sanırım beni 21’den daha çok seviyordu. İlk geldiğini anı unutamıyorum, mutluydu. Mutlu zannetmiyordu, mutluydu. Yaşanacak acılar, mutluluklar, kazanımlar, kaybedişler, üzüntüler, heyecanlar ve daha niceleri onu o an hiç korkutmuyordu biliyor musun. İmrenilecek bir cesaret. Elimde olsa ona yaşanacak şeyleri söyler miydim emin değilim çünkü hayata karşı hiçbir zaman siperi olamayacağını öğrenmesi gerekiyordu. Öğrenmemiz gerekiyordu. Kaybedişlerin bir kaybediş ve gidişlerin bir gidiş olmadığını öğrenmesi gerekiyordu. Acısını azaltabilmeyi o kadar isterdim ki. 
          	  
          	  23’ü geldiğinde ne yazık ki orada değildim. Daha önceki birçoğunda olduğu gibi. Yine de her anıyla bizzat tanıştım. Ve sana bir sır vereyim beni 22’den daha çok seviyordu. 22 ile çok sevdiğimiz bir şarkı vardı. Yani en azından ben çok seviyordum. Ve hala çok seviyorum. Orada hiç bilmez bu şehir seni diyordu. Bu denli beni derinden yaralayan çok az cümle okumuştum o zamana kadar fakat şehrime kendisini tanıtan ve anlatan bir yaş oldu. Kendimi bu şehirde tanıdığım ve anladığım ikinci yıldı. Bunu bir şehirde sıkışıp kalsaydın anlardın. Bana özgürlüğümü getirdi. Bu hissi tarif edemem. Bunu 23 ile deneyimleyebildiğim için çok şanslı hissediyorum.
Reply

lapluies

Elveda 23. Hayır bu sefer kendime değil fakat kendimden daha çok kendim olduğum o kişiye. 
          
          Buraya daha önceden hangi hislerle yazdığımı hatırlamıyor ve hissetmiyorum çünkü 2 yıl öncesinde hayal edemeyeceğim bir eşsizlikle unutturuldu. Yine de biliyorum ve hangi yollardan geçip, o yollarda kimler tarafından itildiğimi, ne şekillerde düştüğümü bilmek bugün beni ben yapıyor. Evet 24, sen gelene kadar 23’te de 22’de de ve bundan on yıl öncesinde de sen de aynı şeyleri yaşadın ve sen de biliyorsun. Bir öncekileri unutturman mümkün ama silmemeni ve senden sonra gelecek olanlara kendini sildirmemeni diliyorum. Hep bilinmeli ve orada kalmalısın çünkü seni bir önceki yıllar değerli kılıyor ve sen de bir sonrakini değerli kılmalısın.
          
          Şu an bu hislerle yazmak 2 yıl önceki ben için bir mucize sanırım. İnanılmaz ve mükemmel bir mucize. 23’te de buna çok şaşırıyordum. Aynı hissiyat mı peki? Asla tam olarak değil. Hiçbir zaman olmadı. Eşi benzeri olmayan birçok güzel duyguyla hayret ettim. Hak edilmiş bir durum mu tartışılabilir fakat günün sonunda iyi ki diyorum hep. Olumsuz bütün her şeyi hak etmediğimi dile getirirken böylesi hissiyatları hak ederek elde ettiğimi söylemek çok zor. Bir gün bir şey oldu ve anlayamadığım bir şekilde girdi 21 hayatıma. Sana benzemediğine şüphe yok. Küçücüktü, birçok şeyi deneyimlememiş ve tecrübe edinmemişti. En azından bildiğim kadarıyla. Sorsan hayatındaki hemen hemen herkesi seviyordu. Sevdiğini sanıyordu demiyorum çünkü 21 seviyordu. Hayatında olan her şey olduğu gibiydi işte. Tabii zordu biraz. Ne zaman zor olmadı ki. Üstesinden gelebildi mi? Evet. Geldiğini sandı demiyorum çünkü geldi.

lapluies

Ve sen. Geldiğinde orada olamayacağım fakat her anınla bizzat tanışacağıma kendi adıma söz veriyorum. Bunu o kadar derinden diliyorum ki. Senden önce tanıyamadığım ve var olamadığım birçok an var var olabilmeyi istediğim. Ve onlarda ne kadar kırıldıklarını, üzüldüklerini, sevindiklerini, ağladıklarını, güldüklerini ve daha nice hisleri tattıklarını bilmiyorum asla da tam anlamıyla bilemeyeceğim fakat seni ve senden sonrakileri bilmek ve tam anlamıyla hissetmek için daima burada olacağım. Bana bir öncekiler gibi yepyeni, birbirinden eşsiz hisler tattıracağını ve deneyimleteceğini biliyorum. Tüm bu yeni bilmediğim tecrübeler ve hisler için hazır olduğum kadar sabırsızım da. Seni yaşayan ben olmayacağım, hiç olmadım fakat her gününde gülmeni, huzurlu ve sağlıklı olmanı, umutla dolup taşmanı diliyorum. Seni deneyimleyen ben olmamışken bu kadar anı nereden ve nasıl bildiğimi sorabilirsin. 2 yıldır seninle büyüyorum. Bu yıl da seninle büyüyeceğim. 22’im seninle tanışacağı için şimdiden çok mutlu. Yirmilerim seni daima çok sevecek. Her şeyini, her şeyinle. Merhaba 24. Sana veda edeceğim gün yine bambaşka hislerle burada olacağım. 
            
            Siyah beyaz bir kadını renklere buladığın için sana minnettarım sevgilim. Seni çok seviyorum. Her yaşına iyi ki.
Reply

lapluies

22’nin her anıyla bizzat tanıştım. Hatta ilk geldiğinde oradaydım. Sanırım beni 21’den daha çok seviyordu. İlk geldiğini anı unutamıyorum, mutluydu. Mutlu zannetmiyordu, mutluydu. Yaşanacak acılar, mutluluklar, kazanımlar, kaybedişler, üzüntüler, heyecanlar ve daha niceleri onu o an hiç korkutmuyordu biliyor musun. İmrenilecek bir cesaret. Elimde olsa ona yaşanacak şeyleri söyler miydim emin değilim çünkü hayata karşı hiçbir zaman siperi olamayacağını öğrenmesi gerekiyordu. Öğrenmemiz gerekiyordu. Kaybedişlerin bir kaybediş ve gidişlerin bir gidiş olmadığını öğrenmesi gerekiyordu. Acısını azaltabilmeyi o kadar isterdim ki. 
            
            23’ü geldiğinde ne yazık ki orada değildim. Daha önceki birçoğunda olduğu gibi. Yine de her anıyla bizzat tanıştım. Ve sana bir sır vereyim beni 22’den daha çok seviyordu. 22 ile çok sevdiğimiz bir şarkı vardı. Yani en azından ben çok seviyordum. Ve hala çok seviyorum. Orada hiç bilmez bu şehir seni diyordu. Bu denli beni derinden yaralayan çok az cümle okumuştum o zamana kadar fakat şehrime kendisini tanıtan ve anlatan bir yaş oldu. Kendimi bu şehirde tanıdığım ve anladığım ikinci yıldı. Bunu bir şehirde sıkışıp kalsaydın anlardın. Bana özgürlüğümü getirdi. Bu hissi tarif edemem. Bunu 23 ile deneyimleyebildiğim için çok şanslı hissediyorum.
Reply

lapluies

buraya bir şeyler yazmayalı uzun zaman oluyor, kendimi dinlemeyeli. kendimle konuşmayalı asırlar geçmiş gibi zaten. zaman her şeyin üstesinden geliyor, bunu kendime kanıtlamış olmak biraz tüylerimi ürpertiyor. dillere pelesenk olmuş bir gerçeği okuyup, dinleyip geçmek gibi değil bu. kabul etmek istemediğin bu ürpertici gerçeğin kendini zorla ve yavaşça içine sindirmesi. hani çok korkuyordum ya, kalbimle birlikte ömrüme kazınmış olmandan çok korkuyordum ya hani, artık bir elalemden farkı olmayan senin, kazınmak değil, aslında göz göre göre kazımadığımı bilmek daha korkutucuymuş. okumayacağın, bilmeyeceğin bir yazı daha sana. boğazımdaki ukteydin, yuttum. sesini, gülüşünü, yüzünü unutalı aylar oluyor zaten. küçücük şehirde attığım hiçbir adım seni hatırlatmıyor artık. yanından geçtiğimi bile fark etmiyorum. feryat figan istediğim şeyi almış olmayı file getirmek çok zor ama- hani aşamadığım bir duvardın ya önümde. ben o duvarı küçük bir eşikten geçermiş gibi geçtim. bu kadar kolaymış da işte, dile getirmesi çok zor. yine de başardım. -mı acaba? kendimi sıyırdığım şu belirsiz bataklıktan çıkardım kafamı ama sanırım yeni bilinmezliklere savurdum kendimi. yine de gururluyum. gururla söylüyorum, o duvarı aştım bana artık yabancı olan. sesim titreyerek söylüyorum ki, yeni bir duvara tosladım. üstünde bir sürü çiçeği olan bir duvara. rengârenkler ve çok güzel kokuyorlar. ağlıyorum ama bu sefer mutluluktan. işte söylüyorum, sana değil, beni kucaklayan kocaman bir denize aşığım. aşığım. bu da yeni benin başlangıç noktası. 

lapluies

merhaba. giden birine ne kadar selam verilirse, o kadar merhaba. pek şaşaalı değil, çiçeklerle de doldurmadım, tıpkı sevgi dolu olmadığı gibi ama yine de kurusundan bir merhaba. sana üç yüz altmış beş gün, sekiz bin yedi yüz altmış saat boyunca söyleyemediğim birkaç küçük şey söyleyeceğim. özür mü? şimdiden hiç lüzumu yok. üç yüz altmış beş gün, sekiz bin yedi yüz altmış saat elalem yaktı ya canını, birkaç hiç dakika ben yaksam önemi olmaz eminim ki. alevine bir odun da benden işte, çok görme. önceden sana çok yazardım, hâlâ bana saçlarını okşamdığım için kızgın mısın bilmiyorum ama hâlâ bekliyorsan eğer, bekleme. sana yazmayı bile bıramış birinden dünyaları beklemiş olursun. her yazışımda, sana her uğrayışımda çok şey söyledim. kendine bir iyilik yap diye kırk taş attım. kırkında da dönüp bakmadın sende açtığım yaralara. sana kızgınım, her bir yaranın kabuğunu soyup tekrar tekrar kanattığın ve sonra da oturup üfleyerek ağladığın için. hani bir söz vermiştin ya, ben o on sekizimdeki kız değilim, diye. burnunu kaldırmıştın, kafanı dikmiştin, omuzların yükselmişti. kimeydi bu gururun, kimeydi bu diklenişin biliyorsun sanıyordun. sonra ilk önce omuzların düştü, ilk taşı omuzlarına attım. ardından burnunu indirdin, iki taş da oraya attım. o kadar asiydin ki, ilkini değil ikinci yarayı açana kızdın hep. 

lapluies

@ jigokuchoo  kelimeler işte, herkeste farklı bir şekilde can buluyor ve herkesin hatrında farklı bir biçimde var oluyor. eskitilmiş şeylerin hatrı olmaz. kimse de eskittiği bir şeyde hatır aramaz. ama belli ki sen hâlâ o günleri eskitememişsin. kendini kandırma. kandığın zaman kanamaya başlıyorsun çünkü. bekleme de. umuta bel bağlanmaz güzelim. hele bir de eskidiyse. 
Reply

jigokuchoo

@ lapluies  "hâlâ bekliyorsan eğer, bekleme. sana yazmayı bile bırakmış birinden dünyaları beklemiş olursun" ... bu sanki, "o"ndan bana... artık beklemiyorum, diyorum ama biliyorum, kendimi kandırıyorum. hâlâ bekliyorum. eskisi gibi asla olmayacak ama keşke en azından eski günlerin hatırına...
Reply

lapluies

@ lapluies  inadın sanki onaydı. sonra başın düştü önüne. avuçlarımda bir sürü taş. kafandan aşağı yığıldı. düştün yere, kaldın öylece. o an sızlayan tek yerin bacaklarındı. güzel kızım, hani sen en çok söz verip de tutmayanlardan ediyordun ya nefret, en büyük kahpeliği yine kendin yaptın kendine. şimdi söyle bana, bu evrende en çok kimden? kendinden. saçlarını okşamayacağım. seni seviyorumlarım sende tükendi. düştüğün yere uzatmayacağım elimi. yaralarının üflemeyle iyileşmeyeceğini öğreneceksin sona yaklaştığında. birçok kişiyi siktir edeceksin içindeki her bir hisle beraber. her gidişte bir yeni söz vermeye yelteneceksin, sonra derin bir nefes alacaksın. sonra hep derin nefes alacaksın. merhaba, ben yirminci yaş. bunları yazarken mfö dolduruyor kulaklarımı. yaşının hep on dokuz olmaması dileğiyle. elveda, on dokuzuncu yaş. 
Reply

lapluies

ben,  bazen.

lapluies

@ medusaroa  teşekkür ederim bunun için ama yazamıyorum. kötü olduğunu düşündüğüm için değil ya da güzelleşmeyeceğini düşündüğüm için. yazamıyorum çünkü içimde artık o da kalmadı. 
Reply

medusaroa

@ lapluies  neden bunu düşünüyorsun ki  kalemin çok güzel ve bence daha da güzel olacak.
Reply

lapluies

@ medusaroa  ben artık onu da yapamıyorum. 
Reply

lapluies

sessizlikten nefret ediyorum.  sesten nefret ediyorum. beynimin içi ne istiyor bilmiyorum.

lapluies

@ medusaroa  tanıdık olsa ona elini uzatırdı. 
Reply

medusaroa

@ lapluies  belki de çok tanıdık.
Reply

lapluies

@ medusaroa  huzur ona çok yabancı. 
Reply