"Elbise odalarının birinde, yüzünü çıplak bir duvara dönmüş oturan ve hiç durmadan gümüşi uzun saçlarını tarayan bir kadın vardı. Bazen, birileri Çarpık Adam'ı çok kızdırdığında, Çarpık Adam onları bu kadının odasına yolluyordu. Kadın dönüp onların yüzüne baktığında, kendilerini kadının ayna gözlerine bakarken bulurlar; o aynada kendi ölüm anlarının görüntüsüne şahit olmalarına izin verilir ve tastamam nerede ve nasıl öleceklerini öğrenirlerdi. Böyle bir bilginin çok da korkunç olmadığını düşünebilirsin ama fena halde yanılırsın. Ölüm anımızı ve ölüm şeklimizi bilmemize müsaade yoktur (bundan dolayı da kendimizi ölümsüz sanırız). Bu bilgiyi edinenler ise uyuyamazlar, yemek yiyemezler, hayatın onlara sunduğu hiçbir şeyden keyif alamazlar ve gördükleri şeyin işkencesi altında yaşarlar. Keyiften mahrum hayatlarıyla bir yaşayan ölüye dönüşürler; kendilerine kalan tek şey korku ve kederdir. O son an geldiğinde ise o anın gelmesine müteşekkir olurlar."
-Kayıp Şeyler Kitabı