Göğün maviliğine hapsolmuş küçücük kanatlarıyla uçmaya çalışan bir çocuk tanıyorum.
O, bu renge 'özgürlük' diyor.
O, küçücük kanatlarıyla uçabileceğini sanıyor.
Güneşi elleriyle tutmaya çalışan bir çocuk tanıyorum. O, Güneşi avcuna alıp sevmek istiyor. O, Güneşin 'aydınlık' olduğuna inanıyor.
O, bu ışıkla kalpleri ısıtacağım falan diyor.
O, minik ellerini ısıtmak için kibirli Güneşin ona yardım edeceğini sanıyor.
Güneş battığında yere uzanıp Kehkeşan'ın tüm boncuklarını parmaklarıyla saymaya çalışan bir çocuk tanıyorum.
O, lacivert kadifenin üzerine serpilmiş küçük beyaz pırlantaların 'umut' olduğuna inanıyor.
O, karanlıktaki umut ışıklarını sayıyormuş.
O, inci tanelerinin bir gün söneceğini bilmiyor. Ne saçma. Hadi gülelim shajhrushsiwjdje.
Kocaman mavi gözlerini bana çeviriyor.
'Hayır. Ben bu küçücük kanatlarımla heryeri maviye boyadım. Heryer benim gökyüzüm. Uçamasam ne yazar?
Hayır. Güneşten milyonlarca kat büyük o kadar çok yıldız var ki... Onlar varken ben üşümem. Onlar beni ısıtmasa bile, benimle ben varken ben yalnız değilim.
Hayır. Yıldızlarımın sönmesi umurumda değil. Bana onlardan yakın Ay, ay batar; gece biter. Umut ışığım kaybolursa? O zaman ben de karanlığı kaybederim. Gece varsa neden gündüz olmasın?'
Peki sen tüm bunları söyledikten sonra ben nasıl bencilce ağlamaya devam edebilirim? Bana kalırsa asıl bencil sensin. Ağlamama engel oluyorsun.
- Hâlâ rp'de
- JoinedJuly 16, 2017
- website: SD770.com
Sign up to join the largest storytelling community
or