Notlarımda olan kısa bir alıntı var kitaptaki Azat karakteri ile ilgili. Neden bilmiyorum ama bir anda paylaşasım geldi. ❤️
Şey.." dedi Bahar hissettiği stres duygusu ile parmaklarını birleştirip sıkarken. Ardından kendisine çattığı kaşlarıyla ve kara gözleriyle bakan heybetli adamdan bakışlarını ayırdı. 'Bu huyumdan nefret ediyorum' diye homurdandi ağzının içinde. Ama sonradan derin bir nefes alıp tekrar önündeki adama çevirdi bakışlarını. "Sarılmak ister misiniz?"
Azat kadının söyledikleriyle daha da fazla çattı kaşlarını. Allak bullak olan zihnini bir ümit dinlendirmeye geldiği bu yerde bir anda karşısında beliren kadının ne demek istediğini anlamıyordu. Ona cevap vermesine kalmadan konuşmaya devam etti kadın.
"Lütfen dediklerimi yanlış anlamayın. Sadece gözeriniz çok hüzünlü bakıyordu manzaraya. Sanki ruhunuz can çekişiyor gibiydi." Cümlesini bitirip sustu Bahar. Aslında kendini açıklamak istiyordu. 'Ben karşımda acı çeken bir insan olduğunda dayanamıyorum, ona sarılmak ve acısına ortak olmak istiyorum' diyemiyordu.
'Ama tanımadığın insanlara bunu yapmaman gerekiyor Bahar!' diyen iç sesine hak vermeden edemedi. Evet bu yaptığı yanlıştı belkide ama kendine engel olamıyordu. Bu adam o kadar acılı bakıyordu ki.. oturduğu yerde ister istemez onu izlemiş ve yanına gelmeden edememişti.
Simdi ise ne yapacağını bilmez bir şekilde kendisine boş, gizlemeye çalıştığı ama az da olsa kendini belli eden hüzünlü bakışlarla bakan adamın karşısında duruyordu. Onu burada tutan, bu adamın yanına çeken bir şey vardı sanki.
Bir an gitmek istedi. Arkasını dönüp gitmek. Ama yapamadı.
Ondan gidemedi.
Onun yerine güçsüzce iki yana açtı kollarını. Karşındaki adamdan kendisine yansıyan hüzünlü, birazda mahcup gözlerde ona baktı ve fısıldadı. "Sarılayım mı?"