mirenaaka

aynalara kırgınım biraz, yüzümden tiksiniyorum. en çok ellerime kırgınım, usanmıyorlar duvarları yumruklamaktan. kafamın içinde dönen tilkileri öldürmekten yoruldum, ben artık cinayet işlemek istemiyorum. galiba aklımı kaçırıyorum...
          	benimle konuşanlar var ama onlar insan değil. onlar benim yarattıklarım, beni her zaman dinleyen, bazen kavga ettiğim kişiler. onlar olmasa hayat çekilemez galiba. ama gece yarısı uykumdan uyandırıyorlar, garip sorular soruyorlar. günlerdir uyku uyumuyorum. gözlerim bir ölünün gözlerinden farksız, kırmızı ve onları her kırpışımda bana garip bir acı veriyorlar. peki ben bütün bunlarla mutlu muyum? gün geçtikçe daha da deliriyorum. ölü gibiyim. tıpkı bir ölü gibi. onlardan tek farkım toprak altında olmamam. ellerim, ellerim ceset kokuyor. buz gibi soğuklar. acaba birisi tutsa ellerimi bir gün, yine böyle ceset gibi kokarlar mı? yüzüm solgun, bakışlarım donuk; hiçbir şey ifade etmeden öylece bakıyorum. bir şeyler düşünüyorum aslında ama ne düşündüğüme ben bile anlam veremiyorum. yemek yemiyorum mesela. çok soruyorum kendime; neden yaşıyorum? neden? ki ben ölsem bile kimse öldüğümü farketmez...

camemanque

Gözlerin ağırlık yapar yüreğime, bakamam derinlerine. "Ah çıksa gitse artık şu kalbim" derim, içimden dolup taşar bütün o hayal kırıklığın. Bir feryat içerisinde ağlarım duy diye, ses seda yoktur senden. Duyduğunu bilirim bilmez olur muyum? Susarsın konuşmazsın ama. Gömülürsün içine. Kendini sorgularsın boş bir tereddüt ile. Umursamazsın sonra siktir et diye geçirirsin içinden. Duymamayı seçersin. Beni duymak istemediğinden değil, değer vermeye gerek görmediğindendir bilirim bilmez olur muyum? İçimde koca bir dalga var bilirsin de yaklaşmazsın. Yutar seni çok iyi bilirsin. Zamanında karşılaşmışsın ezmiş geçmiş seni. Kırmış, dökmüş, parçalamış. Ne sende birşey bırakmış ne de bende. Seni senden almış, seni benden almış. Dersin ben bir daha mı katlanacağım buna. Ve bir daha yaşarsın aynısını. Baştan tekrar eder zaman. Baştan kırılıp dökülürsün. Ama eskisi gibi değil. Tedbirli olduğundan değil, aynısı yaşanacak bilirsin. Sadece sende kırılacak birşey kalmadığından etkilenmezsin artık o dalgadan. Ben bu dalgayla yaşamayı öğrenememişken seni de yok ederim. Pişman ol ne fayda. Gözlerindeki parıltıların sönmesini sağlayan içimdeki dalga olduktan sonra pişmanlığım yaramaz bir işe. Keşke derim, keşke yaşanmasaydı böyle birşey. Asla olmasaydı orada o dalga, biz asla kaybolmasaydık. Ama bilirsin, bilirim. Zaman geriye aksa da o dalga orada duracak. Her seferinde bizi yıkacak. Kabullenirsin ya da buna zorunda olursun. İstemesende giden gittiği zaman engel olmazsın. Bazen engel olmak istemezsin. İyi olur böyle dersin. Pişmanlıkların seni boğar. O dalgadan daha çok boğar seni. Şaşırırsın beklemezsin böyle bir şey. Sen ayıkana kadar da herşeyin çok geç olduğunu anlamazsın. Sonlanır herşey böylece. O seni kaybetmez belki ama sen onu çok büyük kaybedersin.

ilyosma

@camemanque ne büyük tesadüf 
Reply

ilyosma

@camemanque sanki hissetmişim de yazmışım gibi
Reply

ilyosma

@camemanque buraya kadar değil mi 
Reply

mirenaaka

aynalara kırgınım biraz, yüzümden tiksiniyorum. en çok ellerime kırgınım, usanmıyorlar duvarları yumruklamaktan. kafamın içinde dönen tilkileri öldürmekten yoruldum, ben artık cinayet işlemek istemiyorum. galiba aklımı kaçırıyorum...
          benimle konuşanlar var ama onlar insan değil. onlar benim yarattıklarım, beni her zaman dinleyen, bazen kavga ettiğim kişiler. onlar olmasa hayat çekilemez galiba. ama gece yarısı uykumdan uyandırıyorlar, garip sorular soruyorlar. günlerdir uyku uyumuyorum. gözlerim bir ölünün gözlerinden farksız, kırmızı ve onları her kırpışımda bana garip bir acı veriyorlar. peki ben bütün bunlarla mutlu muyum? gün geçtikçe daha da deliriyorum. ölü gibiyim. tıpkı bir ölü gibi. onlardan tek farkım toprak altında olmamam. ellerim, ellerim ceset kokuyor. buz gibi soğuklar. acaba birisi tutsa ellerimi bir gün, yine böyle ceset gibi kokarlar mı? yüzüm solgun, bakışlarım donuk; hiçbir şey ifade etmeden öylece bakıyorum. bir şeyler düşünüyorum aslında ama ne düşündüğüme ben bile anlam veremiyorum. yemek yemiyorum mesela. çok soruyorum kendime; neden yaşıyorum? neden? ki ben ölsem bile kimse öldüğümü farketmez...

mirenaaka

ağzımdaki metalik tadın adının kan olduğunu öğrendiğimde dokuz yaşındaydım. şimdi, dudaklarım arasından sızan, burnumdan akan kanın karıştığı çenemde ve boynumda bu gerçeğe inanmak istemiyorum. titreyen bedenimi görmeyi dilemiyorum. her gece farklı bir kâbusa açılıyor kapılarım ama bak, ben artık susuyorum. gözlerimdeki kızarıklık insanların bir şeyleri sorgulamasına sebep oluyor. yalnızca dikkatli bakınca görülen alnımdaki morluğa binbir tane bahane buluyorum. sen buna ne dersen de ben vazgeçiş diyorum. bir yerden başlamak gerek anlatmaya. ama çok dağınığım. kelimeleri bir araya getimek dâhi o denli zor ki. o yüzden ardıma bakmadan çekip gidiyorum. bir sigara yakıyor, savrulan külleri izliyorum. gün boyu kendimi meşgul edip zihnime ket vuruyorum. düşünme, düşünme, düşünme. peki ya, neyi. bilmiyorum. karışık ve dağınık. elimi koyacak yer bulamıyorum. sigara kokan parmak uçlarım yakıyor tenimi. çakmağı ilk parmak uçlarıma tutuyorum, bundan dolayı mı. bilmiyorum. nerede yandım ben, anımsayamıyorum. kül olmuşum. ben hâlâ ateşler içindeyim sanıyorum.

mirenaaka

zihnimden silinmeyen sesler eşliğinde yaktığım sigaranın dumanı, çevreliyor başımı. yağan yağmurun sesi artık huzur değil endişe veriyor bana. ellerim haddinden çok titreyip haddinden çok kanıyor. yağmurun ıslattığı, rüzgarın esip savurduğu hava başıma bir ağrı saplanmasına sebep oluyor. içimdeki umutsuzluk duygusunun yerini çaresizlik aldı. artık konuşmuyorum kimseye, dökmüyorum acımı önlerine. bütün paramı sigaraya yatırıp ömrümü çürütüyorum. günlerce yemek yemiyor, kendimce ne kadar güçlü olduğumu deniyorum. beş yaşındaki bir çocuğun oyuncaklarıyla oynadığı gibi hayatımla oynuyorum. ve bundan zerre pişmanlık duymuyorum. artık bitti savaşım. babamın bana elini kaldırdığı gece karşılık vermeyi öğrendim. bitti, güçsüzlüğüm. acıma acı ekleyip gücü öğrendim. beni, ben büyüttüm. iyileşmem için verilen ilaçlara ölüm gözüyle baktım. bayıldığım günleri saymayı bıraktım. avuç içlerime iz bırakan tırnaklarımı ellerimi deşmek istercesine daha çok uzattım. gözlerimden yaşlarımı silip ayağa kalktım. olduğum her yerden kaçmak adına yaptığım planları yakmadım ama bir süreliğine rafa kaldırdım. o jileti vurdum, bileklerime. şimdi, çaresizliğim acımdan büyük. ben anladım. kendimi yaşatmaya çalışırken kendime ait her şeyi öldürmüşüm.

mirenaaka

ölümsüzlüğün tanrıçası ve annesi adına; güneş yüzü görmeyecek, ay ile düşman olacaksın. döktüğün kadar kanla boğulacak, ölümü sonsuza dek ensende taşıyacaksın. yaşlanmak nedir bilmeyecek, zaman seni görmeyecek ve kimseyi sevemeyecek, kimse tarafından sevilemeyeceksin.

mirenaaka

her şeyden ve herkesten kopuk hissediyorum. diyalogları uzun süre, sürdüremiyorum. bir kadının hayatımda birkaç haftadan fazla nasıl kalacağını bilmiyorum. kötü bir şeyin beklenmedik ve gergin bir şekilde olacağına dair inançlarım var. rahatsız edici bir duygu. düşündüğüm kadar yüzeysel biri oluyorum. her şey anlamını yitirmiş gibi görünüyor ve işleri daha da kötüleştirmek için bu üzücü hipoteze inanıyorum. gülümsemeler için ya da hiçbir şeyde umut sahibi olmak için daha fazla sebep yok. başka hiçbir şey önemli değil, ben de önemli değilim. ben bir hiçim.