Gözlerin ağırlık yapar yüreğime, bakamam derinlerine. "Ah çıksa gitse artık şu kalbim" derim, içimden dolup taşar bütün o hayal kırıklığın. Bir feryat içerisinde ağlarım duy diye, ses seda yoktur senden. Duyduğunu bilirim bilmez olur muyum? Susarsın konuşmazsın ama. Gömülürsün içine. Kendini sorgularsın boş bir tereddüt ile. Umursamazsın sonra siktir et diye geçirirsin içinden. Duymamayı seçersin. Beni duymak istemediğinden değil, değer vermeye gerek görmediğindendir bilirim bilmez olur muyum? İçimde koca bir dalga var bilirsin de yaklaşmazsın. Yutar seni çok iyi bilirsin. Zamanında karşılaşmışsın ezmiş geçmiş seni. Kırmış, dökmüş, parçalamış. Ne sende birşey bırakmış ne de bende. Seni senden almış, seni benden almış. Dersin ben bir daha mı katlanacağım buna. Ve bir daha yaşarsın aynısını. Baştan tekrar eder zaman. Baştan kırılıp dökülürsün. Ama eskisi gibi değil. Tedbirli olduğundan değil, aynısı yaşanacak bilirsin. Sadece sende kırılacak birşey kalmadığından etkilenmezsin artık o dalgadan. Ben bu dalgayla yaşamayı öğrenememişken seni de yok ederim. Pişman ol ne fayda. Gözlerindeki parıltıların sönmesini sağlayan içimdeki dalga olduktan sonra pişmanlığım yaramaz bir işe. Keşke derim, keşke yaşanmasaydı böyle birşey. Asla olmasaydı orada o dalga, biz asla kaybolmasaydık. Ama bilirsin, bilirim. Zaman geriye aksa da o dalga orada duracak. Her seferinde bizi yıkacak. Kabullenirsin ya da buna zorunda olursun. İstemesende giden gittiği zaman engel olmazsın. Bazen engel olmak istemezsin. İyi olur böyle dersin. Pişmanlıkların seni boğar. O dalgadan daha çok boğar seni. Şaşırırsın beklemezsin böyle bir şey. Sen ayıkana kadar da herşeyin çok geç olduğunu anlamazsın. Sonlanır herşey böylece. O seni kaybetmez belki ama sen onu çok büyük kaybedersin.