"Sevdamız, bu dünyanın nefretinden daha güçlü."
Bir gün, yazdığım kitabı yayımlarsam, bu cümle en sessiz sayfasında kalacak; ama en yüksek sesle konuşacak.
"Sevdamız, bu dünyanın nefretinden daha güçlü."
Bir gün, yazdığım kitabı yayımlarsam, bu cümle en sessiz sayfasında kalacak; ama en yüksek sesle konuşacak.
sende benim kadar gerçekleri görüyorsun
beraber olamayız benim gibi biliyorsun
bir başka dünyanın insanısın yavrucağim
sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun
Sen giderken gözlerimin dolduğunu gördün mü?
Yüreğimin paramparça olduğunu gördün mü?
Sen giderken karanfiller sıralıydı, sıralıydı
İçlerinden biri var ki benim gibi yaralıydı
Bu zor günler de
Elbet geçer bir gün
Herkes farkında
Herkes nasıl üzgün
İnsan biraz olsun akıllanmaz mı?
Büyümez mi er geç?
Yanardağ gibi için için
Sönmez mi bu sinsi ateş?
Vay, yine mi keder?
Ama artık yeter!
Yine kapıda kara geceler
Vay, çileli başım
Ortasında kışın
İyice beter
Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan eğer her gece
Yalnızlık sevgili gibi boylu boyunca uzanıyorsa koynuna
Olur olmaz yere ıslanıyorsa kirpiklerin artık her şeye
Anneni daha sık anımsıyorsan hatta anlıyorsan
Kalbini bir mektup gibi buruşturulup fırlatılmış
Kendini kimsesiz ve erken unutulmuş hissediyorsan
İçindeki çocuğa sarıl
Sana insanı anlatır
Eller günahkar
Diller günahkar
Bir çağ yangını bu bütün, dünya günahkar
Masum değiliz hiçbirimiz
Masum değiliz hiçbirimiz