❝ Çâre, belki de ben yer yüzünde binlerce tenin yaşadığı can acısını ve buna sebep olan nedenlerin hissettirdiği herhangi bir somut duyguyu ve ızdırabı hiç bir zaman hissedemeyeceğim. En önemlisi de ölümün beni hapsedeceği o gün dahi belki de böyle olacak❞ dedi.
Buz kesmiş kırmızıya çalan sağ elinin avuç içiyle, göğe yükselen kirpikleri arasında yorgunluktan kısılmış göz alıcı keskin gece mavisinin ışık saçtığı sağ gözünü ovuşturdu.
Dudakları huzursuzca buruştu ve titredi, cümleler gür, tok ve kendinden emin bir şekilde koşuşturdu dudakları arasından ıslık misali süzülen nefesi eşliğinde, ❝Ama sen somut hiç bir acıyı deneyimlememiş beni, yaşattığın soyut bir acıyla yaraladın Çâre. ❞