Eşsiz bir melodi dolduruyor kulakları, gecenin alaca karanlığına ilişir gibi dokunuyor tenime matem. Alabildiğine soğuk, çepeçevre sarmış ilerde değerlenecek denilip elde tutulmuş on bin karış kurak toprakla beraber çobanın etrafını. Islık çalmayı bilmez, gökyüzü çobanları. Yalnız yıldızların duyacağı bir şarkı tutturmuş kuru dudakları. O ilerlemiş peşi sıra bir ışık kafilesi arkasından gelmekte. Ardına bakmaz gökyüzü çobanları, bilir ki en parlak yıldızlar geliyor onunla birlikte. Önündeki ışık huzmesi kaybolmadığı müddetçe.