niewra

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, 
          	Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
          	Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
          	Sende tattım yemişlerin cümlesini.
          	
          	Desem ki sen benim için,
          	Hava kadar lazım, 
          	Ekmek kadar mübarek,
          	Su gibi aziz bir şeysin; 
          	Nimettensin, nimettensin!
          	Desem ki...
          	İnan bana sevgilim inan, 
          	Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
          	Ve soframda en eski şarap. 
          	Ben sende yaşıyorum,
          	Sen bende hüküm sürmektesin. 
          	Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
          	Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
          	Günlerden sonra bir gün,
          	Şayet sesimi farkedemezsen, 
          	Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
          	Bil ki ölmüşüm.
          	Fakat yine üzülme, müsterih ol;
          	Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, 
          	Ve neden sonra
          	Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, 
          	Hatırla ki mahşer günüdür
          	Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

niewra

Babamın varlığı geri kalan tüm erkeklerin en ufak kusurlarını gözüme öyle bir sokuyor ki hiçbirini doyasıya sevemiyorum. Her tanıştığım karşı cinsi bilinçaltımda küçümsüyorum. Ona ihtiyacım olmadığını, onun sadece beni sevme görevinde olduğunu; yakışıklı, güçlü, akıllı ve baştan aşağı muhteşem bir babayla büyüdüğüm için onun benim neznimde art bir figüran olduğunu işliyorum beynimin görünmeyen buz dağı kısmında.
          	  
          	   Babam everestin zirvesi, arş, feza, allah katı, aklına gelen en kudretli varlığın mekânın da eşsizliğiyle usulca durmakta. Onun yanına yaklaşacak bir insan evladı tanımıyorum, tanımayacağım. Gerçek aşkım o benim, en büyük mutluluğumun yarısı. Beni sarıp sarmalayan güçlü kocaman kolları, heybetli bakışları ve zehir gibi zekası var. O kadar pratik ve akıllı ki olağanüstü durumlarda sergilediği kaos yönetimi akıl tutulması yaşatıyor bende. Dünyayı o yönetmeli bence. Ben ırkçı değilim, babacıyım. Tüm evren onun hakimiyetinde olsun ve ben ona hayran olmaya devam edeyim istiyorum.
          	  
          	  Nolur nolur hayatımın sonuna kadar babamın kucağında, gıdıklanarak uyanayım nolur.
          	  
          	  Ona olan aşkım o denli büyük ki gece uykularım kaçıyor, bana olan sevgisi ve saygısı ağlatıyor yemin ederim.
          	  
          	  Sen dünyanın en mükemmel varlığısın babacığım, canımın en derin kuyusu, alyuvarımın demiri, müjganımın yaşı, Annemin en güzel eseri, en ehemmiyetli kulu seni....
Reply

niewra

Bu şiirin ismini "Babam Benim, Biricik Sevgilim" olarak değiştiriyorum efendim.
Reply

niewra

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, 
          Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
          Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
          Sende tattım yemişlerin cümlesini.
          
          Desem ki sen benim için,
          Hava kadar lazım, 
          Ekmek kadar mübarek,
          Su gibi aziz bir şeysin; 
          Nimettensin, nimettensin!
          Desem ki...
          İnan bana sevgilim inan, 
          Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
          Ve soframda en eski şarap. 
          Ben sende yaşıyorum,
          Sen bende hüküm sürmektesin. 
          Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
          Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
          Günlerden sonra bir gün,
          Şayet sesimi farkedemezsen, 
          Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
          Bil ki ölmüşüm.
          Fakat yine üzülme, müsterih ol;
          Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, 
          Ve neden sonra
          Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, 
          Hatırla ki mahşer günüdür
          Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

niewra

Babamın varlığı geri kalan tüm erkeklerin en ufak kusurlarını gözüme öyle bir sokuyor ki hiçbirini doyasıya sevemiyorum. Her tanıştığım karşı cinsi bilinçaltımda küçümsüyorum. Ona ihtiyacım olmadığını, onun sadece beni sevme görevinde olduğunu; yakışıklı, güçlü, akıllı ve baştan aşağı muhteşem bir babayla büyüdüğüm için onun benim neznimde art bir figüran olduğunu işliyorum beynimin görünmeyen buz dağı kısmında.
            
             Babam everestin zirvesi, arş, feza, allah katı, aklına gelen en kudretli varlığın mekânın da eşsizliğiyle usulca durmakta. Onun yanına yaklaşacak bir insan evladı tanımıyorum, tanımayacağım. Gerçek aşkım o benim, en büyük mutluluğumun yarısı. Beni sarıp sarmalayan güçlü kocaman kolları, heybetli bakışları ve zehir gibi zekası var. O kadar pratik ve akıllı ki olağanüstü durumlarda sergilediği kaos yönetimi akıl tutulması yaşatıyor bende. Dünyayı o yönetmeli bence. Ben ırkçı değilim, babacıyım. Tüm evren onun hakimiyetinde olsun ve ben ona hayran olmaya devam edeyim istiyorum.
            
            Nolur nolur hayatımın sonuna kadar babamın kucağında, gıdıklanarak uyanayım nolur.
            
            Ona olan aşkım o denli büyük ki gece uykularım kaçıyor, bana olan sevgisi ve saygısı ağlatıyor yemin ederim.
            
            Sen dünyanın en mükemmel varlığısın babacığım, canımın en derin kuyusu, alyuvarımın demiri, müjganımın yaşı, Annemin en güzel eseri, en ehemmiyetli kulu seni....
Reply

niewra

Bu şiirin ismini "Babam Benim, Biricik Sevgilim" olarak değiştiriyorum efendim.
Reply

niewra

"Sen geliyorsun; kuşlar geliyor bahçelerden
          Papatya kokusu bir de, sen gelmeden önce
          
          Nasıl tanıyorum bilsen geçtiğin sokakları
          Biraz mahmur oluyor bakışları, fersiz, çaresiz
          Ölü kelebekler görüyorum sokak köşelerinde 
          Duvar diplerine bırakılmış acılar
          Yorgun ihtiyarlar bir de, gençliğini arayan
          
          Sen tüm sokaklardan geçmişsin meğer
          Hangisine baktıysam rengi bembeyaz
          Bir dokun bin ah işit pencereden 
          Bir asker ağlıyor kenarında sessizce
          Yavuklusunun adını unutmuş gözlerinde 
          Ne zaman biteceğini askerliğinin
          Nereye gideceğini, kim olduğunu
          
          Aklının karıştığı mahzenlerde
          Bir adam izlerine bakıyor delice
          Şimdi sen geliyorsun, biliyorum
          Hayallerim geliyor, umutlarım, mutluluğum
          Hiçbir  şeyi görmüyor gözlerim 
          Gireceğin kapıdan başka"

niewra

Nurullah Genç, 1960 doğumlu Şair ve iktisatçıdır. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü mezunudur. Aslen Horasanlıdır.
Reply

niewra

Yarım saattir bir de beni hacı bakkalla konuşturuyorlar. Kim bilir ne kadar yazdı! 
          İşimizi kuruyoruz, uzaylılar kaçırıyor; aile hayatına geçiyorum başka zaman dilimine gönderiyorlar beni. Hiçbir *telefonu fırlatır* fantastik filmde olmayan şeyler benim başımda. Ondan sonra birine derdini anlatsan sana üç maymunu oynuyor herif ya!
          
           O ne lan..? *Primat sesleri* Aman Yarabbi... İlk maymunlar...
          
          *Maymunlar ona yaklaşır* Gelme canım.. yok. Ben bu devirden değilim ama... Yok... Dur tamam, yapmayın, yapma lütfen, yapma canım, yapma, hop... ya- *Cüco yerdeki telefonu eline alır* Canım; o senlik bir şey değil o, senlik bir şey değil ver onu bana.
          
          *Cüco gülümseyerek telefon kamerasını Arif'e ve yanına doluşan iki maymun arkadaşına tutar* Çe- fotoğraf mı? Çek- çekiyon mu..?
          
          KESTİK!

niewra

"Bir kuş çiz yavrum yüzüme gözyaşınla.
          Bir kuş... Tek tek kirpiklerin kanat olsun.
          Bir kuş çırpınan kalbi dudağımda.
          Bir kuş yavrum... Sıcaklığın beni bulsun.
          Bahar gelmiş balam benim, bahar gelmiş dayanmış.
          Dalda yaprak bebeciği, suda köpük uyanmış.
          Kuzulara özenmiş kızım benim...
          Körpe sesler dinlenmiş.
          Ay ışığında yanmış yavrucuğum, onun için beyazmış."

niewra

İnsanlık; 
          İndus Vadisinde doğuş yaptı, 
          Fırat ve Dicle ile yıkandı, 
          Neolitik yaşamla toprağı göğüsledi, 
          Sümer ve Mısır ile uygarlıklar kurdu, 
          Nil Nehri ile feni ilme kavuştu, 
          Antik Yunanla felsefî ırmağa ulaştı, 
          Fransız Devrimi ile beyin göçü yaşadı. Amsterdam ve Londra kapitâli ile canavarlaştı.

niewra

Kulaklarımı parçalayana kadar Seyda Perinçek dinleyesim var!
          Gözlerimi kanatana dek onun sesiyle ağlayasım var!
          Artık sessiz kalmaya tahammülüm yok, sessiz ağlamaya dayanasım yok, bağırasım var, yeri göğü inlete inlete; boğazım yırtılana dek inleye inleye, hıçkıra hıçkıra, vaveylalar eşliğinde ağlayasım var!