olentisviolas

barış kocatürk dinleyip ağlamak için çok mu gencim?

olentisviolas

buna istinâden benim de ölmemi ister misin?
Reply

olentisviolas

âh juliet, neden böyle güzelsin? yoksa ele avuca sığmayan ölüm mü âşık oldu sana? inanayım mı o iğrenç canavarın bu karanlıkta sevgilisi olasın diye seni sakladığına? işte bundan korktuğum için sonsuza dek yanında kalacağım. hiç ayrılmayacağım bu loş gecenin sarayından.

olentisviolas

seninle birlikte uzaklara gitmek istiyorum. uzak ülkelere, deniz manzarası bol yerlere... ilk tanıştığımız zamanlarda adımızı kumsala yazışını bu sefer birlikte yapabileceğimiz bir yere. bir sırt çantası takıp o trene binerken o koltuğa benimle birlikte uzanmanı istiyorum. kucağımda huzurla uyurken saçlarını okşamak, güzel yüzünün tüm hatlarını öğrenmek istiyorum. çünkü birlikte olmak istediğim kişi sensin... birlikte kamp kurmak, gece beşte karanlık sokaklarda dolaşmak, hatta adını bile telâffuz edemediğimiz bir şehirde kaybolmak istediğim kişi de sensin... tüm güzel anılarımı senin doldurduğun, hayalini kurduğumuz o güzel zamanları yaşamak istiyorum... eve gidip saçma sapan bir sürü şey düşünüp uyurken, sabah uyanır uyanmaz öpmek istediğim tek kişi sensin. eve dönmek istediğim ve evden kaçmak istediğim kişi sensin. hayatım boyunca yaşayacağım her macerada seni istiyorum, seninle dünyadaki her şeye cesaretliyim ve senin hakkındaki her şeye sarhoşum sevgilim.

olentisviolas

yüzünün görüntüsü; cepheye giden askerlerin ceplerinde taşıdığı,bir sevgilinin küçük bir vesikâlık resmi gibi, yalnızca yaşamda güzel şeyler olduğunu ve onları mutluluğun beklediğini hatırlamak için değil, bir ceset torbasında geri dönerlerse o yüzün onları asla bağışlamayacağını hatırlamak için de taşıdıkları o resimler gibi bir şey hâline geldi.

olentisviolas

o andan başlayarak seni sevdim; biliyorum, kadınlar bu kelimeyi sana, senin gibi hep şımartılan bir kadına çok sık söylemişlerdir. fakat inan bana, seni kimse o kız kadar; yani benim kadar, olduğum ve senin için hep öyle kalan ben kadar köle gibi ve bir köpeğin sadâkâtiyle kendini adayarak sevmedi. çünkü yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz; çünkü bu sevgi, yetişkin bir kadının tutkulu ve bilinçaltında hep talep eden âşkının hiçbir zaman olamayacağı kadar umârsız, kendini karşısındakine hizmet etmeye adayan, boyun eğen, hep pusuda yatan ve tutkuyla yoğrulmuş bir sevgidir.