prayfordealer

Duvarımın arkasında
          	geçilmezliğimin sırtında
          	ışıkta
          	Tanrı'nın oyuncakları kendi etrafında dönüyor ...
          	Arkamda felaketlerin atlı karıncaları: cırtlak renkleriyle
          	güneşin mavi ağlarına bürünmüş
          	uzaklarda, inatçı ezgiler içinde.

prayfordealer

Duvarımın arkasında
          geçilmezliğimin sırtında
          ışıkta
          Tanrı'nın oyuncakları kendi etrafında dönüyor ...
          Arkamda felaketlerin atlı karıncaları: cırtlak renkleriyle
          güneşin mavi ağlarına bürünmüş
          uzaklarda, inatçı ezgiler içinde.

prayfordealer

İtiraf et, -düşlediğin bir ilkbahardı,
          aydınlık ideallerle dolu bir dünya,
          o zamanlar yaşamın parıltılar saçan kupasında
          gençliğin henüz köpüren iksiri vardı.
          
          Zavallı yüreğim! Sen kaçırdın mutluluğunu,
          Kasvetli günler gelmekte,-ve de- geçmekte…
          ve şimdi itiraf etmek istemiyor musun sen de,
          düşlediğinin bir ilkbahar olduğunu?

prayfordealer

Gelinim, ölmeliydin
          ve doğmalıydın, bekliyordum seni.
          Seni ararken acı çekmedim, 
          biliyordum geleceğini,
          tapmadığım bir kadından
          taptığım yeni bir kadın çıkacaktı,
          gözlerinle, ellerinle ve ağzınla,
          fakat başka bir yürekle,
          her zaman oradaymış gibi
          benim yanımda uyanan biri,
          benimle sonsuzca olmak için.

prayfordealer

Nerelerdeydin diye sorarsan
          "Hep eskisi gibi", diyeceğim.
          Toprağı örten taşlardan söz edeceğim,
          sürdükçe kendini harcayan ırmaktan;
          ben yalnız kuşların yitirdiklerini bilirim,
          gerilerde kalan denizi bilirim, bir de ağlayan ablamı.
          Neden ayrı adlarla anılıyor ülkeler, neden günler
          yeni günleri izliyor? Neden koyu bir gece
          birikiyor ağızda? Neden ölüler?
          Nereden geliyorsun diye sorarsan bölük pörçük
          kelimelerle konuşmak zorundayım,
          ağzı zehir gibi yakan araçlarla,
          çoğu çürümeye yüz tutmuş hayvanlarla
          ve avutamadığım yüreğimle.

prayfordealer

Sen kollarıma asla gelmemiş sevgili,
          sen yitirilmiş olan daha başından,
          senin hangi şarkılar gider hoşuna
          hiç öğrenemedim. Vaz geçtim ben seni
          gelecek anın kabaran dalgaları içinde
          tanımaya çabalamaktan. İçimdeki
          tüm uçsuz bucaksız imgeler -çok uzaktaki
          derinliğine hissedilen peyzaj,
          şehirler, kuleler, köprüler ve patikaların tahmin-
          edilmedik dönemeçleri
          ve şu bir vakitler nabzı tanrıların hayatıyla atan
          kudretli topraklar -tümü, beni her zaman atlatan seni
          anlamlandırmak için içimden yükselirler.
          Sen, sevgili, daima hasretle seyrettiğim
          bahçelersin sen. Bir kır evinde
          açık bir pencere-, ve sen daha yeni
          atmışsın adımını dışarı, dalgın düşünceli
          karşılamak için beni. Rastgele geçtiğim sokaklar,-
          sen onlarda az önce yürümüş ve gözden kaybolmuşsun.
          Ve bazen, bir dükkanda, aynalar hala sersemlemiş
          olurlardı senin orada bulunmuş olmandan, irkilmiş
          geri verirlerdi benim çok ani hayalimi. Kim bilir? belki de
          aynı kuş yankılanıyordu içimizden ikimizin de
          ayrı ayrı, dün akşam.