Sonra bir bakmışım, sıkı sıkı sarmış ertrafımı, gece çocuğunun üstünü örten bir anne, kalbiniz parçalandığında sarılan bir dost gibi burası. İnsan mutluluğuyla çalışıp nereye götürdüğünü bilmediğiniz bir gemi, bir gece gelip evinizin önünden almış sizi usulca. Öylesine güzel ki, arka fonda çalan müziğin kaçıncıya tekrarladığını hatta ritmini bile unutmuşsunuz. Her sayfayı çevirdiğinizde daha da hızlanıyor geminiz. Bir süre mutluluğa gidiyorsunuz mutlu bir şekilde ama her şeyin bir sonu var tabii. Aniden duruyorsunuz, ne olduğunu anlamak istercesine etrafınıza bakınıyorsunuz ve ağlayan bir sürü insan görüyorsunuz, dudaklarınıza karışan tuzlu tat farkettiriyor sizinde ağladığınızı.. Ama neden? diye soruyorsunuz kendinize, sanki cevaplamak istercesine kucağınızda hafif ağırlık hissettiriyor kendini, kitabınız... Bitmiş. Aynı şekilde mutlulukta. Tabi diyorsunuz, tabi ya mutluluk bitince bu gemi ilerlermi hiç? Dönme vakti geldi, başka şansınız yok, onlarca insan inip itiyorsunuz büyük gemiyi. Ama sonunda demir atıyorsunuz ve herkes geri dönüyor istemediği gerçekliğine. Kollarınız, bacaklarınız koparcasına ağrıyor, her defasında ama vazgeçemiyorsunuz işte..
Raflardan başka bir kitap alıp sayfalarını çevirmeye başlıyorsunuz ve geminin sizi almasını bekliyorsunuz öylece...
- JoinedJune 4, 2014
Sign up to join the largest storytelling community
or