Öteki dünyaya da inanmasaydım iki saniye düşünmez birkaç ay önce tüm antidepresan haplarını içerdim. Hâlbuki altı tane yüksek doz içmiştim. Öyle öldürecek dozda değil çünkü hesapladım ama öfkemi kıracak dozdaydı. Hastanedekiler intihar ettiğimi sanmışlardı. Bilmiyorlardı ki insanlara veremediğim acıyı kendime ben vererek rahatlıyordum fakat başka kimse bana benden başka zarar vermemeliydi. Bu hoşuma gitmezdi. Psikoloğa yönlendirdiler sonra. Ben deli değildim. Anlaşılmak istiyordum, gerçekten sevilmek istiyordum. İnsanlar bana çöp gibi davranıp umursamadan yanımdan gitsinler istemiyordum. Sorunlarım çözülsün istiyordum. Olmayınca kendimi cezalandırdım. Ben kendimi değil, Tanrı'nın verdiği canı koruyorum. Emanet edilmiş bir bedeni sırf intihar edemediğim için cezalandırıyorum. Ben Tanrı'yı cezalandırmıyorum.Kendini öldürüp en kötü vereceği azabı tatmak mıdır iyi olan? Bir insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmekten farksız değil midir? Yoksa ölümden sıyrılıp bedenini çizip haplarla cezalandırmak mı? Güçlü bir ruh halim olsaydı bunları zaten yapmazdım. Güçlü olsaydım bedenimi cezalandırmak için bir zamanlar alkol de içmezdim. Azaptan korkmak değil benimkisi, sonsuzluğa uzanan azaptan korkmak... Bu yüzden alkolü de bıraktım. Şuan yalnızca yazıyorum. Bazen kendimi cezalandırmak hoşuma gitmiyor. Öyle zamanlarda ilham geliyor ve hep yazıyorum. Kafam patlamak için sırada bekliyor. İçimde ne varsa yazarak rahatlamaya çalışıyorum bazen ama yazmak her zaman bana yaramıyor. Bazı zamanlar hiç yazmak istemiyorum.
Ama yazmak iyidir çünkü söylenememiş tüm çığlıkların adresidir. Bu yüzden hep yazalım!