saat 10'a geliyor. gözümü bile kırpmadım geçen gecede. 41 tane tilki dolaştı beynimin kıvrımlarında. saklambaç oynar gibi denk gelmediler birbirlerine hiç. 41 farklı konu yoktu ortada aksine özne tek kişiydi. ilk tilki "kimseye eğilmez benim boynum" demesiyle girdi kafama. nitekim ben de öyle düşünüyordum. kimse eğemezdi onun boynunu. güç delisi birisiydi. takıntılıydı, sadece kendini severdi. tıpkı benim gibi. ama o gece benim için dizlerinin üzerine çöktüğünde rönesans devriminden daha büyük bi' devrimi başlatmıştı içimde. kendime hep şunu sordum geçen gecede, sen yapar mıydın? bu soru beynimi saatlerce oyaladı. o oyalandıkça tilki sayısı daha çok arttı ve ne zamandır tuttuğumu unuttuğum nefesimi yeni veriyorum. cevap beni tatmin etmedi. çünkü insan ölümün binbir türlü hâlini düşleyebilir hatta kendine göre bir ölüm bile beğenebilir ama kimse ölümünün bir erkek tarafından, en yakıcı duygularla olmasını istemez. ölecektim ama ortada silah olmayacaktı, ölecektim ve ortada bir ben de kalmayacaktı. ölüm kontratını imzalıyorum kanımla.