syndade

yaşıyorum gündüz vakitlerinde
          	inanç ve cesaretle
          	geceleri ise
          	kutsal ateşte ölüyorum
          	
          	-geceye övgüler, novalis 

syndade

sokak ışıklarının altında bir merdivene oturmuştuk. derince bir nefes aldı, gözlerini kapatıp göğe baktı.
          ne kadar garip ya, dedi. ne kadar garip değil mi? artık hiçbir şey hissetmediğini bilmene rağmen birisinin canını yakabiliyor olması. 
          neden oluyor bu acaba? diye bir düşündü kendi kendine. seslice.
          sanırım geçmişten gelen masumiyetten, dedi. geçmişte en değerlin o masumiyetindi, saflığındı. üstünden yıllar geçse dahi, masumiyetini kaybettiğinde, yine de o saflığına zarar geldiğini hissetmek bence insanın canını yakan.
          sustum. güldü alaycı bir şekilde. kalp kıran bir gülüştü.
          cahillik mutluluktur, biliyor musun? mesela şu an belki senin hakkında 500 tane olay oldu. sen sadece 250 tanesini biliyorsun. ama 500'ünü bilsen mesela eskisi kadar mutlu olmayacaksın. 19 yıllık hayatımda gördüğüm, bildiğim, öğrendiğim tek şey bu. o 250 olayı kafanda, gerçek varsaydığın senaryoyla yaşamak en kolayı. çünkü insan beyni savunmak ister. kırılmamak için bir duvar örer.
          
          yıldızları izledi, sigaralarımızı bitirdik, eski türk tangolarını dinledi. ona eşlik ettim.
          bir şey demedim çünkü benim dünyamda teselli yoktur, yanında oturup susarsın sadece.

syndade

nedir bu ansızın sezgilerle yüklü olarak yürekten fışkıran ve hüznün yumuşacık havasını yutan şey? sen de bizden haz mı almaktasın, ey karanlık gece?

syndade

geceye övgüler, novalis
Reply

syndade

nedir o paltonun altında sakladığın ve ruhumu görünmeden ama böylesine güçlü etkileyen? değerli bir merhem sızmakta elinin ay çiçeği demetinden.
Reply

syndade

oturdu yanıma, sigarasını iyice çekti içine. içmiş de biraz yeni yeni ayılıyor. herkes gitmiş bir biz kalmışız sahilde. " değişik biri miyim ben?" dedi sustu. "neden sevmiyor beni?" diyecekti, duydum. içine attığını aldım, zihnimde sakladım. onu anladım, o durgunluğu, o sakinliği ve o hüznü ben bilirim. " neden öyle düşünüyorsun?" dedim çocuğa, bilmiyorum, diye fısıldadı kırık bir tonla. sol tarafımda cam kırıklarının üstüne yatmış gibi hissettim. özür dilerim, yardım edemedim.

syndade

gözlerimi kapattım, açtım ve baktım
          aynadaki suretim hasta ve yorgundu
          arkamda bir karaltı, elinde tırmığı,
          erlik mi göndermişti yoksa tanrı mı?
          derin kuyulara kafamı sarkıtmak mı,
          ya da bir süt gölünde tatlı bir sefa mı?
          beni bekleyen gelecek göklerden bir kat mı,
          yoksa zalim yer altında cani bir hayat mı?
          elini uzattı ve savrulur gibi gözlerim,
          göklerden sevgili bedenime ulaştı.
          bildiğim her şey gerçek miydi masal mı?
          yaşadığım bu hayat sadece bir rüyaydı.
          yeniden nefes ciğerlerime dolduğundaysa
          kendi mezarımın başında ellerimi açtım.
          tek gördüğümse kurumuş toprağın altında
          çaresizce haykıran sefil bir hayattı.

syndade

düşünceliyken insan yalnızlığı sevdiğinden
          ben bile yorgun benliğime fazla geldiğimden
          onunkine değil, kendi gönlüme uydum,
          benden kaçandan kaçtım seve seve.

syndade

ah, uzaktan nazil görünen aşk
            nasıl da acımasız ve kaba denendiğinde!
Reply

syndade

sevgisinden oldum sevgilimin.
Reply

syndade

romeo ve juliet, william shakespeare.
Reply