Ey benim cânımın ta kendisi,
Bu satırları okuduğunda, artık ben hayatında olmayacağım belkide.
Bil ki, gitmek benim için kolay olmadı. Her adımımda, her nefesimde, seni düşünerek yandım. Fakat öyle ağır bir yük çöktü ki gönlüme, ne adım atacak mecalim kaldı, ne de yaşamak için bir sebebim.
Gitmeden evvel sana veda etmek isterdim. Son bir kez gözlerine bakmak, ellerini tutmak, yüzünü hafızama kazımak isterdim. Lâkin dalmışım kendi içimde kopan kasırgalara; düşüncelerim o kadar ağır bastı ki, seni göremedim bile. Affet beni...
Seni ne çok sevdiğimi kelimeler anlatmaya kâfi gelmez. Yaptıklarımdan bin pişmanım. Seni böyle eksik, böyle yarım bırakmak, canımı en çok acıtan şeydir. Bilirsin, ben seni son kez öpmeden, son kez sarılmadan gidemezdim. Ama işte... böyle oldu.
Şimdi artık, yalnızca seni değil, kendimi de ardımda bırakıyorum.
Ömrümden vazgeçiyorum.
Kendimle birlikte, seni de içimde öldürüyorum.
Ama bil ki, her şeye rağmen, sen bende hep bir sonsuzluk gibi yaşayacaksın.
Silinmeyecek bir iz, kapanmayacak bir yara olarak kalacaksın içimde.
Kendine iyi bak, ey balım, ey gönlümün en derin yeri...
Ben artık yokum.
Ama adın, bir dua gibi kalacak dudaklarımda.
Bir başka âlemde, başka bir zamânda, belki tekrar karşılaşırız.
Şimdilik hoşça kal.
Elveda diyemem sana, çünkü seni yok sayamam...
Ancak sessizce çekilirim hayatından, bir gölge gibi