Güneşin doğmasına saatler var. Parmak uçlarımı kanatan o kalemi yine alıyorum elime. Eskiye dönüyorum çünkü başka türlüsünü bilmiyorum. Sadece iki kelime düşüyor zihnimden ‘Bizim gibiler’, devamını getiremiyorum. Güneşin doğuşu iç çekişlerime şahitlik ediyor. Bir geceyi daha sabah etmiş olmama lanet ediyorum. Aynadaki ruhum kırık yansımaları gözüme daha çirkin geliyor o saatlerde. Parmak uçlarım kırmızı, gözlerim ondan farksız. Kalemi parmaklarım arasından bırakmak ve kalbime saplamak arasında git geller yaşıyorum. Kazanamıyorum.
Kanayan parmaklarım kalemi daha fazla tutamıyor. Ben bir kere daha kaybediyorum.
Ve bizim gibilerin, maalesef, hiç sonu gelmiyor.