Hâlâ buralarda birileri var mı emin değilim ama hesabı tamamen bırakmadan önce elimde kalan son yazımı da paylaşıp öyle elveda etmek istedim. Birilerine sözüm vardı yoonkook yazacağım diye, onun yerine sayılmaz belki fakat içimde bir yerde ona ithaf edilmiş tonlarca -kağıda geçirilmeyi bekleyen yazım var. Yazar mıyım, yazmaya devam edecek miyim bilmiyorum. Sadece biraz nefes almak istiyorum. Buralara halihazırda pek uğramazdım ama şimdi kendime her şeyi, bu hesabı da dahil, geride bıraktığımı söylesem süreç daha acısız olacakmış gibi geliyor. Üstesinden gelemediğim her şeyi bir çöp parçası edasıyla ardımda bırakıyorum, bana da ancak bu yakışırdı.
Çok kişiyle konuştum; çok kişiyle güldüm, eğlendim, ağladım, kızdım. Teşekkür ediyorum bunlar için. İnsanız sonuçta bir anımız bir anımızı tutmaz fakat kalbini kırdığım biri varsa da özür diliyorum çokça. Şimdi bu noktada bana ayrılan sürenin sonuna geldik demeliyim sanırım, hep paylaşmak istediğim ama hiç güç bulamadığım bir şiirle bitirip öyle gideyim artık.
sen beni öpersen belki de ben fransız olurum
şehre inerim bir sinema yağmura çalar
otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür
dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.
-senegalliler dahil değil
sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin
-yoksa seni rahatsız mı ettim?
sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
-freud diye bir şey yoktur.
sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.
-haydi iç de çay koyayım.
&rest.