bir zamanlar güzel bir şair olma hayalim vardı, ama bir takım talihsiz olaylar üzerine o hayallerin altüst oluşunu, parçalanışını izledim. sık sık dua ettiğim, ışıl ışıl ve dağınık gece göğündeki milyonlarca yıldızlar gibi. ama pek de umursamadım çünkü biliyordum; gerçek özgürlüğün ne olduğunu anlamak için önce istediğim her şeyi elde etmem, sonra onları kaybetmem gerekiyordu. eskiden tanıdığım insanlar yaptığım şeyleri, nasıl yaşadığımı öğrendikleri zaman bana nedenini sordular, ama gidecek yeri olan insanlara çene yormanın hiçbir anlamı yoktu.onların, başını yaslayacağın bir evin sıcaklığını başkasında aramanın ne demek olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. ben hep tuhaf bir kızdım, annem dengesiz ruhlu olduğumu söylerdi. kuzeyi gösteren nezih bir pusulam yoktu, sabit bir kişiliğim yoktu. okyanus kadar dalgalı ve geniş olan ruhsal bir kararsızlık.. ve işlerin bu şekilde sonuçlanacağını planlamadığımı söylersem yalan söylemiş olurum, çünkü ben diğer kadın olmak için doğdum. kimsenin olmayan, herkese ait olan. hiçbir şeyi olmayan, her şeyi isteyen. her deneyim için bir hırs ve özgürlüğe olan bir takıntıyla, bu beni hakkında konuşamayacağım kadar dehşete düşürdü ve beni çılgınlığın gözümü kamaştıran ve başımı döndüren göçebe bir noktasına sürükledi..