vhBelchonok

Rüya gördükten sonra onun gerçek olduğunu sanarak mutlu olduğunuzda, çok kısa bir süre içerisinde rüya olduğunu anladığınızda gelen o ağlama isteği... Hiç yaşadınız mı?

ruhsuzcerrah

Hatta rüyada ağlamaya başladım ve kalktığımda hala ağlıyordum. Hıçkırarak
Reply

Moonbow_Sky

@ vahlycBelchonok  çok kötü oluyor be... 
Reply

vhBelchonok

Rüya gördükten sonra onun gerçek olduğunu sanarak mutlu olduğunuzda, çok kısa bir süre içerisinde rüya olduğunu anladığınızda gelen o ağlama isteği... Hiç yaşadınız mı?

ruhsuzcerrah

Hatta rüyada ağlamaya başladım ve kalktığımda hala ağlıyordum. Hıçkırarak
Reply

Moonbow_Sky

@ vahlycBelchonok  çok kötü oluyor be... 
Reply

vhBelchonok

Çocukluğumda zamanın hızını küçümserken yetişkinliğimde onun kurbanı olacağımı hiç ummadan yaşadım. Birileri hep ‘‘büyüyünce’’ diye başlayan cümleler ezberletti ve sanki -birazda bu yüzden- hep yarım hissettim kendimi. Büyümek mecburiyetine kapıldım. Büyümeli, küçüklüğün sınırlayıcı evresini bir an önce geride bırakmalı ve tamamlamalıydım benliğimi. Yap bozun tüm parçalarını birleştirmeli ve resmi görmeliydim. Şimdi düşünüyorum da zamanın kum saati üzerime dökülüyorken kendimi gömmek için verdiğim bu debeleniş ne büyük bir sanrıymış. Lakin kızamıyorum kendime. Nihayetinde bu yanılgı insanlığımın kadim sorunudur.
               
          Anlıyorum: Meğer hayatın kumsalına resimler çiziyormuşuz ve zamanda sadece bir dalgaymış. Önce yazıları okunmayacak hale getiriyor, sonrasında bir dalga daha ve tüm o çaba öylece ellerimizden kayıp gidiyor. Sadece izliyor, bu kaçınılmaz hakikate ürpererek bakıyoruz.. Ve bir dalga daha...artık yokuz. Ancak ruhuna dokunduklarımızın zihninde bir kaç anı olarak yaşıyoruz. Fakat onlara da çarpacak dalgalar, onların da örtülecek üzeri...