“Aslında..” dedi. “Satırlarca, sayfalarca ve hatta kitaplarca anlatılabilecek bir kadınsın. Fakat sığarsın da bir şiirin dizesine. Beklenmediksin, tahmin edilemezsin. Sigaranı kendi avuç içlerinde söndürürken gülümseyen, sonra dönüp kendinden özür dileyensin. Daktilo tuşlarının arasına parmaklarını sıkıştırmayı seversin, kelimeler ellerinden tutuyormuş gibi hissediyormuşsun, öyle derdin. Koskoca sahilde yalnız başına duran bankın bir köşesine yaslanıp yıllarca uyuyabilirsin ama başını kendi yastığına koyduğunda rahat edemezsin. Sen yıllardır önünden geçmeme rağmen daha önce fark etmediğim o kitapçıda, kimsenin ulaşamadığı en üst raftaki yıllandıkça güzelleşen, eski ama vazgeçilmez bir kitapsın benim için. Bu yüzden koparmalarına izin verme sayfalarını, ve en önemlisi yitirme kendine olan inancını. Sen insanlığın yaradılışının tek mucizesi, yalnızca sen kurtarabilirsin kendini.”