yaprak0_0
Ellerini soğuk fayansa yasladı bitmişlik ile. Kalbi eski saatin arada duraklayan ve titreyen yelkovan ile akrebi gibi tekliyordu. Nefesi boğazı bir karabasan tarafından sıkılmışçasına kesintiye uğrar iken gözleri karardı. Her yer’i karanlık ablukaya almış iken bile bedeni kendini boşluğa bırakmıyor oluşuna ek olarak daha da kasılıyordu. Bir ses yoktu kulağına gelebilecek. Rüzgarın sesi dâhi terketmişti o’nu. Ara ara ve zor aldığı nefeslerini dâhi duyamıyordu. Ama yere yaslı eline düşen göz yaşlarını hissedebiliyordu. Vücudunu soğuk ele geçirir iken ısınmaya yüz tutmuş göz yaşları yakıyordu tenine temas ettiği yerleri. Titrek ve cılız bir inleme döküldü dudaklarından. Kanattığı, yaralar ile bezeli; sessizliğinin bedelini ödemiş olan dudaklarından. Görüşü netleştiğinde bıraktı kendini. Aksine karanlık etrafını sarmış iken bırakması gereken bedenini. Karanlığa ait olduğu hâlde bir ân’lığına korkmuştu karanlıktan. Kapı aralığından odaya giren ışığa bakar iken kapattı gözlerini. Işığa özlem ile bakar iken yine karanlığa sığındı benliği ile.