-3-

164 5 2
                                    

Bütün geceyi karnımdaki ağrıyla geçirdim. Hayatımda hiç bu denli dayak yememiştim. Aslında ben babamın attığı tokattan başka hiç dayak yememiştim. Yatağımda doğruldum. Halıyla bir kaç dakikalık bakışmadan sonra banyoya gittim. Çok şükür ki banyo odamdaydı da odamdan çıkmak zorunda kalmıyordum.

Kendime gelmek için soğuk bir duş aldım. İç çamaşırlarımı giyerken karnımın morardığını fark ettim.  Aynanın karşısına geçip daha dikkatli inceledim gerçektende berbat görünüyordu. İt sanki bi bez bebeğe vurur gibi tekmelemişti. Morluk soğuk duştan sonra iyice belirginleşmişti. Hemen pansuman dolabını açıp İçinden gazlı bez çıkarttım. Bezi karnıma sarıp ucunu çatal iğneyle tutturdum. Ardından üstümü giyinmek üzere  banyodan çıktım. Saçlarımı kurutup dolabıma yöneldim. İçinden açık mavi kot gömlek, beyaz tişört ve siyah pantolon çıkartıp giyindim.  Saçlarımıda yandan ördüm. Telefonumu elime alıp odadan çıkacakken aklıma dün yaşadıklarım geldi. Sakince kapımın kilidini açıp aşağıya indim.

Annem, ablam ve babam her zaman ki yerlerini almış sessizce kahvaltı yapıyorlardı. Onların hiçbir şey olmamış gibi davranması beni daha çok çileden çıkarıyordu. Salona doğru ilerlerken kenarda mamasını yiyen Zeytin'i fark ettim.

"Zeytin gel oğlum" deyip ellerimi çırptım. O da yanıma koşa koşa gelip kafasını bacaklarıma sürttü bende eğilip köpeğimi bir güzel sevdim. Nasılda özlemişim keratayı.

Ben tam kapıya ulaşmışken babam;

"Defne nereye gidiyorsun"

"İzninle okul hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim baba"

"Otur konuşalım"

"Konuşacak bir şey yok baba ben dün cevabımı aldım zaten"

"Defne otur dedim" Babamın sinirlerinin hopladığı her halinden belliydi. Sözüne aldırış etmeden kapıyı açtığımda

"Defne!!" diye bağırdı babam. Kapıyı kapatıp salona yürüdüm.

"Seni sözümü ikiletmemen konusunda önceden uyardığımı hatırlıyorum"

"Bende ikilettiğim için tokat yediğimi hatırlıyorum baba"

"Çok sinirlendiğimi biliyosun"

"Hayır bilmiyorum. Sadece eve bir saat geç gelmiştim. Aynı şeyi ablam sık sık yapıyo eve çoğu zaman gece yarısından sonra geliyo ama ona nedense  sesinizin yükseldiğini hiç duymadım"

"O senden büyük Defne"

"Aramızda sadece bir yaş var baba. O reşit diye mi aynı muammeleyi görmüyoruz. Aaa yoksa kışkırtılmaya gelemez evden kaçar diye mi?"

"Defne düzgün konuş!"

"Pardon baba biraz daha konuşursam suratıma bir tokat daha yerim değil mi?" dediğimde babam afalladı suratıma öylece bakakaldı. Bir an yüzünde bi hüzün gördüm ve söylediğim kelimeye pişman oldum.

"Konumuz bu değil Defne bunları sonra konuşacağız. İrdelememiz gereken daha önemli mevzu var "

"Dinliyorum"

"O şerefsizler seni ne zaman kaçırdı, ne yaptılar tek tek anlatmanı istiyorum hiçbir şey atlamadan."

"Senle kavga ettiğimiz akşam kaçırdılar işte. Boş bi depoya götürdüler. Adam senden intikam alacağını söyledi. Bir de öldürmekle tehtit etti. Sonra bayıldım uyandığımda ellerim çözülmüştü kapıda aralık bırakılmıştı bende otobana çıkıp bir araba durdurdum evi tarif ettim o da getirdi"

"Sana bir şey yaptılar mı?"

Tişörtümü kaldırıp sargılı karnımı gösterdim. Sargımı görür görmez üçününde gözleri fal taşı gibi açıldı. Annemle ablamın hiç konuşmadığını fark ettim. Normalde ikiside benle ilgili bir mevzu olduğunda araya girip babama gaz verirlerdi. Babam işaret parmağıyla sargımı gösterip;

"Bunu sana o şerefsiz mi yaptı"

"Hayır. Sonradan yeğeni geldi o yaptı. Senin kızın olduğumu öğrenince bir güzel dövdü."

Babam yanıma gelip sarıldı. Bende dayanamayıp sarılmasına karşılık verdim.

"Onları bulur bulmaz bunların hesabını ödeteceğim" diyip saçlarımı öptü. Bende ona daha sıkı sarıldım.

"Baba okula geç kaldım" deyip kollarından ayrıldım.

"Tamam dikkatli git"

Annemle ablama bakmadan beyaz konverslerimi giyip çıktım.

Okula geldiğimde çoktan zil çalmıştı. Bahçede dersi asan bir kaç öğrenci dışında kimse kalmamıştı. Sınıfa geçip her zaman ki gibi en arka sıraya oturdum. Nil benden önce gelip cam kenarına çoktan kurulmuştu bile. Tam birşey söylicekti ki fizik hocası sınıfa girdi. Fizik dersini normalde severdim ama içimi birden bilmediğim bir sıkıntı bastı. Kafamı sıraya koyup uyumaya çalıştım. Nil'in dürtmesiyle uyandım.

"Ne uyandırıyorsun ya uyuyordum ne güzel"

"Kızım okul bitti sen daha uyuyorum diyorsun." Şaşkınca Nil'e baktım bütün gün uyumuşmuydum gerçekten.

"Hocalar uyandırmaya çalıştı ama uyumaya devam ettin bi ara bayıldın sandık" dediğinde gülümsedim ama içimdeki sıkıntı hala geçmemişti.  Çantamı toplayıp okuldan çıktım. Otobüs durağına giderken gördüğüm şeyle donup kaldım. Bu yüzü nerde görsem tanırdım. Çınardı bu. Yolun karşısında bana bakıyordu. Caddenin kalabalığından cesaretlenip yolun karşısına geçtim yaptıklarının hesabını soracaktım  ama yoktu. Nereye kaybolmuştu? Bana yine zarar mı verecekti? Düşüncelerimle dehşete kapılmıştım. Hemen tekrar karşıya geçip otobüse bindim. Normalde babam araba almıştı ama reşit olmadığım için kullanmama izin vermiyordu.

Güvenliğim açısından otobüsü gözlerimle dikkatlice taradım. Kimse yoktu derin bi nefes aldım. İneceğim durağa geldiğimizde hızlıca otobüsten indim. İnince tekrar otobüse baktığımda vücudum kaskatı kesildi. Çınar otobüsteydi ve beni izliyordu. Gözlerim dehşetle açıldı. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Neyse ki otobüsten inmemişti. Eve doğru yürüdüğümde görüş alanıma ambulans ve polis arabaları girdi. Biraz daha ilerlediğimde bizim kapının önünde durduklarını fark ettim. Annemin feryadını duydum. Eve koştum bahçe kapısıda açıktı babamı yerde kanlar içinde görmemle bayılmam bir oldu..

BAĞIMSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin