-5-

113 4 3
                                    

Şarkıyı söylerken kendimden geçmiştim. Yanımda eşsiz sese sahip mükemmeliğin beden bulmuş hali duruyordu. Şarkının bittiğini izleyicilerin alkış sesleriyle anladım bitişi Çınar yapmıştı.

"Bidaha...bidaha.. bidaha..."

İnsanların isteğine aldırmadım. Hızla kafeyi terk edip Gökmen'i arayacaktım ki telefonumun olmadığını fark ettim. Yolda düşürmüş olmalıydım. Hava kararmıştı sokak çok ürkütücü duruyordu. Birisi gelip beni burda delik deşik etse veya tecavüze uğrasam kimsenin ruhu duymazdı. Kafamı sallayıp düşünceleri kafamdan kovdum kaldırımda telefonu arama işine koyuldum. Kafeye geri dönemezdim çünkü Çınar oradaydı. Şu sokak bile kafeden daha güvenli geliyordu. En iyisi bir an önce telefonumu bulup buradan tüymekti. Eğildiğimden saçım gözüme gelip duruyordu. En sonunda sinirim bozuldu tokayı çantamdan çıkarıp saçlarımı bağlayacağım sırada sokağa araba girdi. Umursamadan saçımı bağlayıp telefonu kaldırımda aramaya devam ettim.

"Bunu mu arıyordun" arkamı döndüğümde Çınar'ı görünce korkudan bayılacağım sandım. Elinde telefonumu sallıyordu.

"E-evet" deyip gülümsemeye çalıştım ama olmadı korkumu saklayamadım. Yavaşça bana doğru yaklaştı ve telefonumu uzattı.    

"Kafede unutmuşsun"

"Teşekkür ederim" dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.

"Neden hızlıca çıktın kafeden" diye seslendi arkamdan.

"Efendim?" anlamamış gibi yapıp zaman kazanmaya çalıştım.

"Diyorum ki kafeden niye öyle kaçar gibi çıktın"

"Midem bulanıyordu çıkmak zorunda kaldım" diye yalan attım.

"Yalan söylüyorsun"

"Ne? Sana neden yalan söyleyeyim" dedim şaşırarak.

"Çünkü benden korkuyorsun" dedi sinsice sırıtarak. Sırtımı dikleştirip

"Neden senden korkacakmışım" dedim.

"Benden herkes korkar"

"Ben korkmam"

"Emin misin? Şu an sana burda tecavüz etsem kimsenin ruhu duymaz"

"Haklısın" dedim ve arkamı dönüp at gibi koşmaya başladım. Spor ayakkabılarıma otuz kez daha şükrettim. Peşimden gelmiyordu ama ben yinede koştum. Sokaktan çıkıp işlek caddeye geldiğimde soluk soluğa kalmıştım. Telefonumdan Gökmen'in numarasını tuşladım ama meşguldü. Son çare anayoldan gelen taksiyi durdurup evi tarif ettim.

Eve geldigimizde taksiciye parasını uzatıp indim. Eve girdigimde derin bir nefes aldım. Merdivenlerden koşarak çıkıp odama girdim ve kapıyı kilitledim. Laptopu açıp Çınar'ı aratmaya karar verdim ama sonra soyadını bilmediğimi fark ettim. Yinede bir çare Google' a Çınar yazıp ilk çıkan Çınar Arslan yazısına tıkladım. Bu oydu. Biyografisine girip okumaya başladım. Babasının adını öğrendim yeni bi sekme açıp  onuda arattığımda "HAPİSTE VAHŞET" isimli konu başlığı dikkatimi çekti. Üzerine tıklayıp haberi açtım.

- Yasa dışı suç üzerinde yakalanıp hapse giren Yiğit Arslan girdiği ceza evinde C.S. ile tartıştı. Öfkelenen C.S. iş adamı Yiğit Arslan'ı on sekiz yerinden bıçaklayarak öldürdü.-

Haberin tarihi yirmi yıl öncesine aitti. Gözlerimi fal taşı gibi açarak ekrana bakakaldım. Kafam zaten çok karışıktı şimdi iyice karışmıştı. Odamın kapısının tıklatılmasıyla yerimde sıçradım. Laptopu kapatıp kapıyı açtım. Abim kapımın önünde sıkılmış bir şekilde bana bakıyordu. 

"Noldu yakışıklı"

"Aşağı gelde film izleyelim diyecektim"

"Tamam sen in ben geliyorum"

"Çok bekletme"

Odamdan telefonumu alıp pijamalarımı giydim ve paytak adımlarla aşağıya indim. Annem ve ablam yine yoktular bende bu sefer merak etmeyip sormadım.

"Ne izleyeceğiz"

"Paranormal Activity"

"Altıma yapmayacağıma garanti veremem orda şimdiden anlaşsak iyi olur abi"

"Korkak tavuk Defne ahahahha"

"En azından senin gibi filmlerin yarısında uyuyakalmıyorum uyuyan güzel" deyip bende kahkaha attım.

Abim bozulmuştu. Gözlerimi devirip filme odaklandım. Film gerçektende korkunçtu altıma yapmak üzereydim. Kafamı çevirip abime baktığımda yine uyuyakalmıştı. Filmi kapatıp abime odasından battaniye getirip üzerine örttükten sonra odama çıkıp yatağıma uzandım. Tam uykuya dalacakken telefonuma gelen bildirime küfürler ederek Gökmen'den gelen mesajı açtım.

'Güzelim kusura bakma seni alamadım babamla işimiz çıktı.  Seni sabah alırım iyi geceler'

Birden yarın Soner amcayla görüşmemiz olduğu aklıma geldi. Erken kalkmam gerekiyordu. Telefonu yastığımın altına koyup uyumaya başladım.

****

Üzerime dökülen suyla sıçradım. Gökmen tepemde kahkaha atıyordu. Ona sinirle baktım.

"Napıyorsun sen ya"

"Kızım seslendim uyanmadın hayvan gibi dürttüm yine uyanmadın son çare sudaydı hadi kalk babam bekliyor" dedi gülerek.

"Tamam be çıkta üzerimi değişiriyim"

Gökmen odadan çıkar çıkmaz banyoya koşup aceleyle duş aldım    saçlarımı kurutup üzerime siyah pantolon ve gri tişört geçirdim aşağıya inip hızlıca ayakkabılarımı giyindim. Gökmen arabada beni bekliyordu. Arabanın kapısını açıp oturdum emniyet kemerimide bağladıktan sonra gazı kökledi.

Eve geldigimizde bizi Soner amca karşıladı. Biraz sohbet ettikten sonra bahçeye geçip asıl mevzuyu konuşmaya başladık.

"Defne dün sen gittikten sonra babanın düşmanlarının listesini yaptım" deyip elindeki dosyayı bana uzattı ve sözüne devam etti.

"İki yıl önce baban bana senin kaçırıldığından bahsetmişti. Dosyada ilk sayfadaki adam seni kaçıran adam mıydı bi bakar mısın"

Dosyayı açıp ilk sayfaya baktım. Bu beni kaçıran adamdı.  Tekrar o gün aklıma geldi ve ürkmeme sebep oldu. Kelimeler boğazıma dizildi konuşamayacağımı anlayıp kafamı onaylarcasına salladım. Soner amcada konuşmasına devam etti.

"Adamın ismi Mehmet Arslan. Bu ismi sakın unutma. Mehmet babanın bir zamanlar yakın dostu olan Yiğit Arslanın erkek kardeşi. Daha sonradan babanla Yiğit'in arası bozuldu.  Neden bozulduğunu        bilmiyorum ama bulmamız lazım. Yiğit babanla arası bozulduktan sonra hapise girdi. Ordada çıkan kavgada öldürüldü.  Eğer babanla Yiğit'in arasının neden bozulduğunu öğrenirsek babanı Mehmet'in vurup vurmadığını öğrenebiliriz"

Duyduklarımla kulaklarım buğulanırken gözlerim dolmaya başladı.  Kendimi hemen toparladim. Soner amcaya teşekkür edip evden çıktım.

***

Haftasonum olanları düşünmekle geçti. Dışarıya çıkmayıp kendimi eve kapattım. Berbat bir haftasonu'nun ardından bugün pazartesiydi akşama kadar dersim vardi. Derin bir of çekip banyoya gittim rutin işlerimi yaparak kahvaltıya indim. Günlerdir ortalıkta olmayan annemle ablam sonunda eve teşrif edebilmişlerdi. Annem ve ablamla son olanlardan sonra hiç konuşmadık.  Bende küslüğü sürdürüp sessizce kahvaltımı yapıp okula gittim. Nil ve Gökmen her zaman ki gibi çimenlerde oturmuş beni bekliyorlardı. Yanlarına gidip bende oturdum. Biraz sohbet edip ders zili çaldığında okula yönelip yürümeye başladık. Yürürken dikkatimi okulun bahçesinde ki kalabalık çekti. Üçümüzde merakımıza yenik düşüp kalabalığa yürüdük.  İnsanların etrafında çember oluşturduğu kişiye bakmak için kalabalığı yardığımda iki çift gözle karşılaştım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 14, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BAĞIMSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin