Bölüm 1

250 10 7
                                    

•8 yıl önce
-Yatağa gitmelisin korkacak bir şey yok söz veriyorum. Eğer korkarsan ailen eve gelene kadar dışarda olacağım. Tamam mı? İyi uykular.
.
.
Ölüm nedir, gerçekten? Yaşamın tek sonu o mu? Yani, bunu hiçbirimiz bilemeyiz. Hiçbirimiz daha önce ölmedik, bazılarımız yaşam ve ölüm arasındaki sınırı gözden kaçırdığımızı söylese de hiçbirimiz gerçekten ölmedik. Nasıl hissettiriyor? Huzurlu mu? Böyle düşünceler bana gece gündüz eziyet ediyor. Çoğunlukla sorular, diğer tarafa geçmenin nasıl olduğu. Ve uzun zamandır, keşke diğer tarafa geçebilsem ve bu dünyayı arkada bıraksam diyorum. Eğer cennet ve cehennem varsa, cennet ve ölüm, yaşam kesinlikle cehennem.

Sanırım Seoul'den Busan'a taşınmamızın nedeni, hayatımı almakla ilgili hastalıklı düşüncelerim ebeveynlerimi korkuttu o yüzden eşyalarını topladılar ve 2 şehir öteye taşınıp içimdeki yanmış olan şeytanlardan kaçtılar.

"Tabakları boşalt. Şuradaki dolaba koyabilirsin." Dedi annem. İsteksizce uydum. "Bu ev garip." Dolabın içindeki rafları kaplayan toz tabakası yüzünden burnumu kırıştırırken bunu söyledim. Annem sadece bana gözlerini devirdi, bana bu evin 1920'lerde yapıldığını hatırlattı. Bu evin nerdeyse 100 yaşında olduğuna inanmak o kadar zor değil. Dış kısmı taştan yapılı, ve bu günlerde bunun çok pahalı olduğuna eminim. Malikane büyüklüğünde, ki bu benim ailem için çok fazla büyük, ama babam antik-ev gibi şeylere takınlı. Ev kasabanın geri kalanından ve kir yolundan 2 mil uzak olsa bile.

Babam tarih delisi olur, tamamı retro güzelliği olan bi ev bulunca kendinden geçmişti. Sürekli kar yağdığı için nefret etmiştim. Ailem şöyle diyebilirsiniz, "tuhaf". İnthar girişimlerim ve hayatımla ilgili her bir şeye endişelenirler. Onları suçlamıyorum. İntihar hafife alınmıyor. Ama bana tekrar kırılmayı bekleyen kırılgan bir cam parçasıymışım gibi davranıyorlar. Bana o şekilde davranılması hoşuma gitmiyor.

Başka bir dolabı açarken öksürük krizine girdim, tozlar dışarı uçup akciğerlerime kadar gitti. "Tanrım, evin eski sahipleri en azından biraz temizleyemez miydi?" Öksürüklerim arasından söyledim. Annem bana bir bakış attı. "Neden odanı boşaltmıyorsun? Eminim ki orda daha az toz vardır." Dedi annem. "Odamın yolunu hatırlayacağımı bile sanmıyorum." Dedim. Annem kafasını salladı benim alaycılığım yüzünden küçük bir gülümseme vardı yüzünde. "Çeneni kaldır tatlım. Daha iyimser olmaya çalışacağını söylediğini hatırlıyorsun değil mi?" Dedi annem. Tozlu dolabı kapatıp iç çektim. "Evet." Homurdandım.

Merdivenlere doğru gittim. Baş basamak ikinci kata ulaştığımda gıcırdadı, gözümü odalarda gezdiriyordum kendimin olduğunu düşündüğüm odaya kadar. Süslü ahşap kapıyı ittim ve odaya girdim. Gözlerim direk olarak cama gidince kaşlarımı çattım. Daha dakikalar önce kar yağıyordu değil mi? Ve şu an yağmur yağıyor? Omuz silktim ve bu yeni "evin" kalmam için yeterince garip olduğunu düşündüm. Üstündeki etikette "kıyafet" yazan kutuya doğru yürüdüm ve ilk bunu boşaltmaya karar verdim. Kutudan pantolonları ve tişörtleri çıkarıp dolaba yerleştirdim. Tozlu rafları gördükçe sinirleniyorum. "Lanet toz." Mırıldandım, elimi yüzde kaydırıp temiz bir alan bırakırken. Toz havada uçuyor ve etrafa dağılıyordu.

Aşağı kata gidecekken gözüme bir şey takıldı. Küçük bir kutu, raflardan birinin köşesine itilmiş. Alırken kaşımı çattım, daha fazla toz raftan uçuştu. Öksürdüm ve elimi kutunun üstüne koyup tozları temizledim. Yatağa uzanıp küçük kutuyu kucağıma koydum. Üstü siyah ve süslü bir gümüş tasarımlıydı. Belkide bu eski ev sahiplerine aitti, ve taşınırken yanlarına almayı unuttular. İçinde hiç toz yoktu ama kutudaki garip olan şey bu değil. Kutunun içindeki tek şey bir fotoğraftı.

Birisi sarı saçlı diğerinin ki ise daha koyu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birisi sarı saçlı diğerinin ki ise daha koyu. İkiside aynı takım elbiseyi giyiyorlar. Birbirlerine çok benziyorlar. Bu sadece bir kişi mi? Ne hissediyorum bilmiyorum ama yüzlerindeki bakış ve dudakları unutulmaz gözüküyor. Fotoğraf siyah beyaz olabilir ama  bu onların yakışıklı yüzlerini görmemi engellemedi. Kime ait olduğunu öğrenmek için fotoğrafı çevirdim.
"Kim kardeşler. V & T." Öne çevirdim, uzun bir süre fotoğrafa baktım. Tek anladığım ikiz kardeş oldukları ve bu gördüğüm en ilgi çekici, unutulmaz ve gördüğüm en güzel şeydi.

V kim? T kim? Neden ikizlerin fotoğrafı burda? Odadan çıkmadan önce açılmamış kutulara bakarak çenemi sıktım ve aşağı kata indim. Aileme bundan bahsetmeli miydim? Kendime engel olamasamda merak ediyordum kimdi bu "Kim kardeşler" en azından kendimi öldürmektense kafa yoracak bir şey buldum tabi biraz ürkütücü.

Bana öyle geliyor ki, ailem neden ben böyle negatif ve alaycıyken onların ikiside güneş ışığı gibiler diye düşünüyor. Onları seviyorum tabikide ama bazen benim için çok fazlalar. "Evet, Y/N." Tabağını kaşıklarken dedi annem. "Okul yarın başlıyor heyecanlı mısın?" Ona bir bakış attım ve o "Hadi ama, bir sürü yeni arkadaş edineceksin. Sadece dünyaya gülümsemelisin o zaman o da sana gülümser." Sanki bunu destekleyecekmişim gibi ikiside bana gülümsedi. Ayağa kalktım ve tabakları ittim. Ailem bana baktı, gözleri büyüdü. Yine bir şey yapacağımdan korktuklarını görebiliyorum, ve bu öfkemi çoğalttı. "Sakin." Mırıldandım, "Kendimi tekrar kesmeyeceğim!" İçimdeki öfkeyi düşürmeye çalışırken masayı terk ettim.

Odamın kapısını kapatıp derin nefesler aldım. Yatağa sırt üstü uzanıp tavanı izledim. Okula tekrar başlamanın istediğim son şey olduğunu biliyordum. Özellikle böyle herkesin birbirini tanıdığı küçük bir yer olan Busan'da. Kutuya uzanmaya çalıştım. Kafam karıştı, yatakta dikeldim, kutu yatakta değildi. Ayağa kalktım, gözlerimi etrafta gezdirdim, dolaba bile baktım ama yoktu. Başka bir yere mi koymuştum? Yatakta bıraktığıma yemin edebilirim. Ayakları çıkıp yürümeye başlamadıysa, nerede bu lanet kutu?

Neden bu kutuya bu kadar kafaya taktım bilmiyorum ama beni etkileyen bir şey olduğu kesin. Yarım açılmış kutuların içine bakıyorum. Kutu, orada.. bıraktığım yerde. Onu alıp açtım ve fotoğrafı çıkardım. "Bu nasıl bir oyun?" Fotoğraftaki sırıtan ikizlere gözlerim kısık bir şekilde bakarken sesli bir şekilde söyledim.

•Umarım beğenirsiniz beni çok etkileyen bir hikayeydi o yüzden çevirmek istedim.<3

Taehyung •𝙋𝙝𝙖𝙣𝙩𝙤𝙢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin