affection, taegguk

零

affection / /əˈfek·ʃən/

[noun.]

a feeling of liking  someone or something

⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯

"hey."

nefesim nisan ayının soğuk havasında bir buhar olarak çıktı dudaklarımdan.

"yıllardır görüşmüyoruz."

esen rüzgar tenimi sızlatırken dudaklarımı birbirine bastırdım ve birkaç adım daha attım. korktuğumdan değildi ona yavaşça yaklaşmam, incinsin istemiyordum sadece.

"ne de güzel çiçek açmışsın öyle!"

kıkırdadım neşeli çıkan sesime karşın. elim sert gövdesine yaslandı hafifçe, parmaklarım pürüzlü dokuyu hissetti. sinir hücrelerimi uyardı, bedenim ya rüzgardan ya da onu hissettiğimden titredi.

"biliyorsun." dedim kısık bir sesle, halbuki az önce ne de neşeli çıkmıştı sesim. "dün gece, yoongi hyung bana evlenme teklifi etti ve ben de kabul ettim." baş parmağım ile yüzüğümle oynadım yavaşça. soğuk demirin tenime değen kısımları sıcacıktı.

"şimdi çok, çok mutluyum." rüzgarla uçuşan pembe yapraklarla gülümserken alnımı yasladım bu sefer sert bölgeye. "umarım sen de aynı şekilde hissediyorsundur, jeongguk."

elim sert gövdeye kazılı baş harflerini okşadı yavaşça. acaba biz ona adını kazırken canı yanmış mıydı diyordum hep. ama şimdi teni eskisi gibi yumuşak ve hassas değildi ki.

hassas çiçeğim arkasında güzel bir şeftali ağacı bırakarak gitmişti.

çok okunmayacağını bilerek yazıyorum, umarım yine de güzel olur.

🌸