.

514 41 54
                                    


bilinmeyen numara. gün boyu yüzün gülmedi bebeğim, sen iyi misin?

harry. bok gibiyim.

bilinmeyen numara. neden?

harry. o şerefsiz sarışın yüzünden tabii ki de!

bilinmeyen numara. sana ne yaptı? onu dövmemi ister misin?

harry. ne? hayır. bana fiziksel olarak zarar vermedi hoş verse karşılığını çok iyi bir şekilde veririm ama bu sanırım ruhsal.

bilinmeyen numara. senin ruhunu mu çaldı?!

harry. NE? HAYIR ONUN GİBİ BİR ŞEY DEĞİL.

harry. bilmiyorum ama onun davranışları canımı yakmaya başlıyor.

harry. bunu sana söylememliyim, çünkü üzülebilirsin.

bilinmeyen numara. ne yoksa biricik aşkım draco malfoy'dan mı hoşlanıyor.

(görüldü.)

bilinmeyen numara. tamam onu şimdi gidip pataklayacağım.

harry. hayır dur. yok öyle bir şey. ondan hoşlanmıyorum. sadece benden nefret etmesi canımı acıtıyor.

harry. aman siktir et. sanırım onu lanetleyeceğim. evet. evet onu lanetleyeceğim. canımı bu kadar çok yakmamalı.

bilinmeyen numara. ohh benim güzel bedenim. öleceğim sanırım. //

harry. ne yazmıştın?

bilinmeyen numara. şaşkınlıktan kelimeleri karıştırdım anlamsızdı, sildim ben de.

harry. iyi. tm.

bilinmeyen numara. onu lanetlemeyeceksin değil mi? büyük bir ceza alabilirsin.

harry. canımı bu kadar yakmaya hakkı yok en azından ona sağlam bir yumruk atmalıyım.

harry. sanırım atacağım. gözümün önünde telefonuna bakıyor. sana sonra yazarım bb.

Harry'nin son yazdığı mesajı okuyup kafamı kaldırma girişiminde bulunmak istiyordum ama bu yaptığım onu şüphelendirebilirdi bu yüzden onu fark etmemiş gibi telefonumla ilgilenmeye devam ettim. Sert ve kaygısız adım seslerini işitebiliyordum. Kuru yaprakları acımasızca eziyor ve bana doğru hızla geliyordu. Bir iki dakika sonra başımı kaldırdım ve hiçbir şey bilmiyormuşum edası ile kaşlarımı çattım.

"Burada ne işin var Potter?"

Harry karşımda kararlı yosun rengi gözleri ile bana baktığında bu çocuğun bir kere daha korkusuz olduğunu anlamıştım.

Aptal, çok seksi duruyordu.

"Benden nefret ediyorsun." dedi.

Hayır, aslında sana aşığım diye fısıldadı iç sesim.

"Heh! Ne olmuş ki Potter? Sen de benden nefret ediyorsun."

Kararlı bakışları yerini şaşkınlığa çevirirken yanaklarının soğuktan kızarmasını izledim bir süre. Gözlerim hafifçe onda geziniyordu. Gryffindor atkısını beceriksizce dolamış neredeyse yere düşecek gibi duruyordı. Bakışlarımı tekrar ona çevirdiğimde dudaklarını ıslattı.

Lanet.

Olsun.

Sana.

Potter.

Bu kadar göz kamaştırıcı olmak seni yormuyor mu bebeğim?

"Be-ben senden nefret etmiyorum."
dedikleri ile kahverengi kaşlarım yukarı kalkarken hızla yüzümü eski haline getirdim.

"Peki, benden nefret etmiyorsun o zaman ne hissediyorsun?"

"Ben bilmiyorum."

Gözlerimi devirdim ve yerde duran pofuduk yastığımı ve eşyalarımı toplamaya başladım. Harry kucağımdaki eşyalara göz gezdirip tekrar bana yöneltti bakışlarını.

"Ne istiyorsun Potter?"

Bir iki dakika durdu. Sol elini göğsüne getirdediğinde fısıltıyla konuştu.

"Benden nefret etme."

Sırtımı ona döndüm. Gözlerimi kapattım ve derin bir iç çektim. "İçin rahat edecekse söyleyeyim senden nefret etmiyorum, en azından eskisi kadar değil."

Ve zar zor kalbimin sesini susturup binama yöneldim.

.
.
.

bölümden sonra ben;

bölümden sonra ben;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yanımda gülmedin o kadar ☽ textHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin