paper hearts

29 8 2
                                    


Taehyung, mektubu okumayı bitirmiş, titreyen ellerine hakim olmaya çalışarak bir kenara koymuştu. Elleri titriyordu, ne zaman  bir duygu ona ağır gelse elleri titrerdi, vücudu öyle tepki veriyordu.

"Hey Taehyung, sen iyi misin?"

Taehyung, başını kaldırıp havlusuyla başını kurulayan ev arkadaşına baktı. Genç adam, Taehyung'un önündeki koltuğa oturup dikkatini ona verdi.

"Neymiş o mektup, okudun mu?"

Taehyung ağır ağır başını salladı. Hala elleri titriyordu, onları birbirine bastırdı.

"Taehyung, ne oldu?"

"Bir şey yok, Baekhyun."

Ardından mektubu bıraktığı yerden alıp titreyen bacaklarına direnerek ayağa kalktı.

"Ben biraz hava alacağım, sen yemekleri söylersin."

Ardından kendini evden dışarı attı.

~

Genç adamın cılız bedenini soğuk bir hava dalgası sarstığında titredi Taehyung. Yere çöktü, sırtını dayadı soğuk duvara.

Aklına yavaş yavaş doluyordu geçmiş, küçük ablası, onun örgülü saçları. Parktaki salıncak, tozlu banklar. Gitmeye korkup yine de gittikleri o ara sokaklar...hepsini hatırladı genç adam. Ablasını hatırlamıştı.

Ve şimdi, onu kaybetmişti.

Ablasına çok kızgındı Taehyung, onu yine yarı yolda bırakmıştı.

Şimdiyse onu sevdiğini söylüyordu.

Taehyung kaçmıştı, gitmişti o evden. Annesini kaybetmişti, kardeşinin ise onu artık eskisi gibi sevmediğini düşündü, Seul'e müzisyen olmaya gitmişti genç adam.

Aradan 5 sene geçti.

Ve ablası son gününü, ona onu sevdiğini söyleyen bir mektup yazarak harcamıştı.

Hiç bilmemişti ablasının ona olan sevgisini, hiç farketmemişti.

Kendine kızdı, Taehyung. Ablasına yıllarca kızıp onu dinlemeden arasına mesafe koyuşuna kızdı.

Bu mektup ne zaman yazıldı bilmiyordu, bugün kapısının önünde duruyordu.

Belki de hala geç değildir, diye düşündü.

Hızlı olmalıydı, zaman yoktu.

Arabasına doğru koştu genç adam.

Son kez ablasına yetişmeye koştu.

did you remember me? | v × solarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin